40 Yaşına Geldiğimde Fark Ettiklerim: 20’li Yaşlardaki Kendime Söylemek İstediğim 40 Şey
"Yaşamak, her an bir şeyler öğrenmektir." – Albert Einstein

6 ay sonra 40. yaş günüm.
Sizlerle paylaşmak istediğim: 40 yaşında öğrendiğim ve keşke 20 yaşımdayken bilseydim dediğim 40 hayat dersi.
Hadi başlayalım!
1. Başkalarıyla İlişkin, Kendinle Olan İlişkinin Bir Yansımasıdır
Eğer kendine kötü davranıyorsan, farkında olmadan sana kötü davranan insanları hayatına çekersin ve buna katlanırsın.
Kendine saygıyla ve değer vererek yaklaşıyorsan, yalnızca sana aynı şekilde davranan insanlara tahammül edersin.
Kendinle barış, dünyayla barış.
2. Kendini Daha İyi Hissetmenin Tek Yolu, Gurur Duyacağın Şeyler Yapmaktır
Saygı kazanılır, verilmez.
3. Tek Gerçek Başarısızlık, Denememektir
Reddedilmenin tek sebebi, sormamaktır. Hata yapmanın tek yolu, hiçbir riske girmemektir.
Başarı ve başarısızlık, yalnızca bir şey yapmadan önce zihninizde var olan belirsiz kavramlardır. Yaptıktan sonra her şey, bu ikisinin bir karışımı olacaktır.
Gerçek anlamda tek başarısızlık, hiçbir şey yapmamaktır.
4. Seni Kurtarmaya Kimse Gelmiyor
Hiçbir şey tüm sorunlarını çözmeyecek. Ne bir hedef, ne bir başarı, ne de bir ilişki.
Kimse seni “düzeltmeyecek.” Hayatın boyunca kendini biraz eksik ve zaman zaman tatminsiz hissetmeye devam edeceksin.
Bu şekilde hissettiğin için sende bir sorun yok.
Tam tersine, bu hissettiğin şey, belki de senin en normal yanındır.
5. Sahip Olmak İstediğin Partner Ol
Eğer sağlıklı ve fit bir partner istiyorsan, önce sen sağlıklı ve fit olmalısın. Sadık ve güvenilir bir partner istiyorsan, önce sen sadık ve güvenilir olmalısın.
Başka bir şekilde soralım: Kendinle çıkar mıydın?
Cevabın hayırsa, bu ciddi bir sorun demektir.
6. Hayattaki En Değerli Şeyler Zamanla Birikir
Sağlık, servet, bilgi, özgüven ve ilişkiler…
Gençken bu şeyler seni hayal kırıklığına uğratabilir çünkü sonuçları yavaştır.
Ama genç yaşta bunları inşa etmeye başlar ve asla vazgeçmezsen, 30’lu ve 40’lı yaşlarına geldiğinde inanılmaz bir hayatın olur.
7. Hayattaki En Seksi ve Heyecan Verici Şeyler Tam Tersidir
Bu şeyler başlangıçta inanılmaz eğlencelidir, ancak zamanla hızla değer kaybeder.
Gençken bu tür şeyler dikkatinizi dağıtır ve zamanınızı epey tüketir: sosyal medya, sıradan cinsellik, alkol, uyuşturucu, video oyunları, kumar, tatiller ve… neyse, anladınız.
İlk sefer inanılmazdır. İkinci sefer neredeyse aynı derecede iyidir. Ama sonra işler yokuş aşağı gitmeye başlar.
Bu tür şeyleri bir süre deneyimlediğinizden emin olun, ama sonra hızlıca yolunuza devam edin.
Tabii bazı şeyler hariç…
8. Seni Heyecanlandıran Şeyleri Reddetmiyorsan, Önemli Olanlara Yeterince Odaklanmamışsındır
Dünya, bolca uyarıcı ve fırsatla dolup taşıyor.
Eğer bazı seçenekleri reddetmekte zorlanmıyorsan, o zaman senin için gerçekten önemli olanları doğru şekilde önceliklendirmemişsin demektir.
9. Tüm Sorunlarının Sorumluluğunu Almak, Yarattığından Daha Fazla Acıyı Hafifletir
Çoğu insan, hayatındaki tüm acıların sorumluluğunu üstlenirse kendini daha kötü hissedeceğini düşünür.
Ama gerçekte tam tersi doğrudur. Ne kadar çok sorumluluk alırsan, o acıya dair bir şeyler yapma gücünü o kadar artırırsın.
Çünkü…
10. Suçladığın Kişiye Güç Verirsin
Sorunların için bir başkasını suçladığında, ona üzerinde güç verirsin. Mutluluğunu ve iyi oluşunu tanımlayıp yönlendirmesine izin vermiş olursun.
Bu inanılmaz saçma bir şey, o yüzden yapma.
Hiç değmez.
11. Eğer Birine “Şuyum” Demek Zorundaysan, O Değilsindir
Zengin bir adam, zengin olduğunu göstermek zorunda hissetmez.
Akıllı bir adam, insanlara ne kadar zeki olduğunu söylemek zorunda hissetmez.
Kendine güvenen bir kişi, bunu göstermek zorunda değildir. O zaten öyledir.
Söyleme, ol.
12. Motivasyon Eylemin Nedeni Değil, Sonucudur
Bir şey yapmak için motive hissetmek istiyorsan, o işe doğru en küçük adımı at.
Sonra ivmenin seni ileriye taşımasına izin ver.
13. Sevgi Bağlılığın Nedeni Değil, Sonucudur
Mükemmel bir ilişkiye sahip olmayı bekleyerek birine bağlılık göstermezsin.
Birine bağlılık gösterirsin ki o mükemmel ilişkiyi yaratabilesin.
14. Tutku İyi İşin Nedeni Değil, Sonucudur
Sevdiğin bir işi bulmayı beklemezsin.
Bir şeyi iyi yapmayı öğrenirsin ve yetkinlik geliştirme süreci seni o işe karşı tutkulu hale getirir.
15. Evlendiğiniz Kişi, Kavga Ettiğiniz Kişidir
Aldığınız ev, tamir ettiğiniz evdir. Hayalinizdeki iş, stres yaşadığınız iştir.
Her şey bir fedakarlıkla gelir. Bizi iyi hissettiren her şey, kaçınılmaz olarak bazen kötü hissettirecektir.
Not: Kavga ettiğiniz kişidir derken birbirinizi vurmayın. :) Evlendiğiniz kişi aslında zıttınızdır ama ona karşı konuşamaz bir çekime kapılırsınız.
16. Mutlu Bir Hayat Stresiz Bir Hayat Değildir, Anlamlı Stresten Oluşan Bir Hayattır
Daha fazla söze gerek yok.
17. Egzersizi Bir Şeyle Takas Gibi Görme
Egzersiz yaparken, birkaç kilo vermek ya da hamburgeri hak etmek gibi hedefler koyarsan motivasyonunu hızla kaybedip vazgeçersin.
Bunun yerine egzersizi bir yatırım olarak gör. Harcadığın her enerji birimi sana fazlasıyla geri döner.
Tek sorun, bu geri dönüşlerin haftalara, aylara, hatta yıllara yayılmış olmasıdır.
Bu yüzden ara sıra yoğun bir şekilde egzersiz yapmaktan ziyade, her gün biraz egzersiz yapmak çok daha etkilidir.
18. İnsanlara güven
Çoğu insan iyidir. Evet, bazen zarar görebilir veya utanabilirsin, ama bunun alternatifinin çok daha kötü olduğunu unutmamalısın.
19. Sorunsuz bir hayat diye bir şey yoktur
Warren Buffett’ın da parasal sorunları var, evsiz birinin de.
Ama Buffett’ın sorunları, evsiz birinin sorunlarına kıyasla çok daha tercih edilir. Yine de sorunlar asla tamamen ortadan kaybolmaz; sadece değişir, dönüşür ve sen büyüdükçe daha “iyi” sorunlarla yer değiştirir.
Bugünün sorununa bulduğun çözüm, yarının yeni sorunlarının başlangıcıdır.
Bu yüzden beklentilerini buna göre ayarla.
20. Büyüme, nadiren sevinç ve kutlamalarla gelir
Aksine, büyüme genellikle bir miktar acı barındırır.
Çünkü büyümek, bir şeylerden vazgeçmeyi gerektirir. Eski değerlerinden, eski alışkanlıklarından, eski sevgilerinden ve hatta eski kimliğinden.
Değişim her zaman bir miktar yas içerir. Bu yüzden, kendine yas tutma izni vermeyi unutma.
21. Normal olmayı boş ver
İstatistiklere bakacak olursak, “normal” bir insan genelde fiziksel olarak sağlıksız, duygusal olarak kaygılı ve depresif, sosyal olarak yalnız ve maddi olarak borç içinde.
Yani, evet. Normal olmayı boş ver.
22. Hayır diyemiyorsan, evetlerin hiçbir anlamı yok
Bizi tanımlayan şey, vazgeçtiklerimiz, fedakârlıklarımız ve reddettiklerimizdir.
Eğer hiçbir şeyden vazgeçmiyor, hiçbir şeyi reddetmiyorsan, bir kimliğin yok demektir. Sadece çevrendeki insanların istek ve beklentilerinin bir yansıması olursun.
Kısacası, kim olduğunu sen belirlemezsen, başkaları senin yerine karar verir.
23. Kendini nasıl tanımladığına dikkat et
Kimliğin, kendi inşa ettiğin zihinsel bir hapishanedir. Seni, seçtiğin bu kimliği doğrulamak için sürekli bir şeyler aramaya ve onaylamaya mahkûm eder.
Kendini mümkün olduğunca esnek ve belirsiz tanımla. Böylece dünyaya karşı daha az savunmacı olur ve gerektiğinde değişime daha açık hale gelirsin.
24. İnsanlar hakkında varsayımlarda bulunma
Ne yaşadıklarını asla bilemezsin.
Kendin hakkında da varsayımlarda bulunma. Büyük ihtimalle ne dediğin hakkında da pek fikrin yok.
Kendi hakkında objektif olabilen son kişi sensin.
25. Kimse seni senin kendini düşündüğün kadar düşünmüyor
Kendinle ilgili güvensiz hissettiğin ne varsa, büyük ihtimalle çevrendeki insanların %99’u bunu fark bile etmedi.
Çünkü herkes kendiyle meşgul.
Bu ilk başta biraz moral bozucu gibi gelebilir, ama aslında oldukça özgürleştirici. Yani, sandığından çok daha az yargılanıyorsun.
26. Özgüven, başarı beklentisinden değil, başarısızlıkla barışık olmaktan gelir
Her şeyde başarılı olma ihtiyacı hisseden biri için bir kelime var: narsist.
Narsist olma. Kusurlarını kucakla. Başarısızlığı benimse.
27. Sevilmemeyi göze almayı öğren
Bu, popüler olmasa bile yapılması gerekeni yapma özgürlüğünü sana kazandırır.
28. Bazı insanlar için hayat değiştirici bir etki yaratırken, diğerleri için tam bir dalga konusu olabilirsin
Etkili olmanın bir bedeli de biraz nefret toplamaktır. Üstelik bu nefret genellikle etkinin büyüklüğüyle orantılıdır.
29. Her gün diş ipi kullan ve güneş kremi sür
Biliyorum, şu anda dedene benziyor olabilirim, ama bana güven, 20 yıl sonra bana teşekkür edeceksin.
30. Olağanüstü sonuçlar, sıradan eylemleri olağanüstü bir süre boyunca tekrarlamaktan gelir
Herhangi bir anlık başarı, aslında yıllarca, hatta on yıllarca gizliden çalışmanın gizli sonucudur.
31. Bir partner seçmek, romantizmle ilgili değildir
Aynı zamanda bir sırdaş, danışman, kariyer rehberi, terapist, yatırımcı, öğretmen, seyahat arkadaşı, ev arkadaşı, en yakın arkadaş, iş ortağı da seçiyorsun.
Ve hayır, partnerinin tüm bu şeyleri yapması gerektiğini söylemiyorum.
Diyorum ki, ister iste, ister isteme, partnerin tüm bu şeyler olacak. İşte ilişki budur.
O yüzden akıllıca seç.
32. Romantik aşkı fazla yüceltme
Aşk, ilişki problemlerini çözmez. Güven sorunlarını ortadan kaldırmaz.
Gerçek şu ki, aşk iyileştirdiği kadar zarar da verebilir. O, bir güçlendiricidir. İyi bir ilişkiyi daha iyi, kötü bir ilişkiyi ise çok daha kötü yapar.
Yanlış anlamayın, aşk harika bir şey. Aşk, işe yaradığında güzeldir.
Ama sağlıklı bir ilişki kurmak için, aşk tek başına yeterli değildir.
33. Güven, tüm ilişkilerin para birimidir
Her iyi ilişki, yıllarca süren güvenin temeline dayanır.
Her başarısız ilişki, güvensizlik yüzünden başarısız olur.
Bu yüzden dürüstlük ve bütünlük, sağlıklı ilişkilerle dolu bir hayatın, dolayısıyla mutluluğun temel direkleridir.
Dürüstsüzlük ve bütünlük eksikliği, kısa vadeli kazançlar için bir kestirme yol olabilir, ama uzun vadede kendini tamamen mahvediyorsun, o yüzden gerçekten dur.
Bu arada…
34. Eğer tüm ilişkilerinde aynı sorunla karşılaşıyorsan…
Haberi vereyim: Sorun sensin, gerçekten.
35. Kötü bir duygu diye bir şey yoktur, sadece bir duyguya kötü tepki vardır
Her duygu, yapıcı ya da yıkıcı bir şekilde kullanılabilir.
Hayatında öğrenebileceğin en faydalı şeylerden biri, olumsuz duygularını yapıcı bir şekilde nasıl yönlendireceğini bulmaktır.
36. Erken yat, erken kalk
Bütün hayatım boyunca, hiçbir zaman o adam olacağıma söz vermiştim; Cuma akşamı 9’da yatıp sabah 5’te kalkıp o lanet olası spor salonuna giden biri olmam, olamam.
Ama çocuklar, üzülerek söylüyorum, işin özü gerçekten sabahlarmış. Özür dilerim.
37. Kimseye, hatta kendine bile bir şey kanıtlamak zorunda değilsin
Bunu bir kez daha söyleyeyim: Kimseye, hatta kendine bile bir şey kanıtlamak zorunda değilsin.
38. Hayat tavsiyesi, kıyafet gibidir
Denemelisin. Eğer sana uymazsa, at ve başka bir şey dene.
Ayrıca: Kötü tavsiye birkaç hafta içinde faydasız hale gelir, ama iyi tavsiye bir ömür boyu sana yol gösterir.
39. Hayatta anlamlı olan hiçbir şey kolay değildir, hayatta kolay olan hiçbir şey de anlamlı değildir
Her şeyin bize altın tepside sunulmasını istediğimizi düşünürüz. Ama gerçekte, uğraşmadığımız şeyleri takdir etmeyiz veya onlardan zevk almayız.
O yüzden hayatındaki zor şeylerden kaçmayı bırak ve yerine hoşlandığın zor şeyleri bul.
Ve son olarak…
40. Değişmek için asla geç değildir
Bir arkadaşım bana bir zamanlar büyükannesinin hikayesini anlatmıştı. Kocasının ölümünden sonra, 62 yaşındayken hayatında ilk kez piyano dersleri almaya başlamış.
Haftalarca her gün, tüm gün piyano çalmış.
Başta aile, bunun sadece geçici bir şey olduğunu, onun yasını yasamanın bir yolu olduğunu düşünmüş. Ama aylar geçtikçe her gün çalmaya devam etmiş.
İnsanlar, onun deli olup olmadığını ya da bir sorunu olup olmadığını sorgulamaya başlamış. Ona bırakmasını, gerçeği kabul etmesini söylemişler. Ama o devam etmiş.
90’larının başına geldiğinde, 30 yıldan fazla bir süre her gün piyano çalmıştı; bu, çoğu profesyonel müzisyenin yaşam süresinden daha uzun bir süreydi. Tüm klasik eserleri ustalıkla çalmış—Mozart, Beethoven, Bach, Vivaldi.
Onu dinleyen herkes, gençliğinde bir konser piyanisti olması gerektiğini söylemiş. Ama o, 60’larında ilk dersini aldığını söylediğinde kimse buna inanmamış.
Bu hikayeyi çok seviyorum çünkü gösteriyor ki, pratikte “geç” denilen bir yaşta bile, öğrenmek için çoğu profesyonelden daha fazla zamanın olabilir.
Ben yazmaya 30 yaşımda başladım. YouTube kanalımı hala açmadım. :)
Hayatımın her evresinde, çoğu insandan beş ila on yıl sonra başladım. Ama bunun bir önemi olmadı.
Sürekli olarak, “Ben 20, 40, 60 ya da 80 yaşındayım, çok mu geç? Değişebilir miyim? Zaman var mı?” diyen e-postalar alıyorum.
Cevap şu: Asla geç değildir. Her zaman zaman vardır.
Tek soru şu: Ne kadar süre burada oturup bahaneler üretecek ve zaman olmadığını numarası yapacağız?