Ateizm 101: “Tanrı’ya İnanmıyorum” Demek Aslında Ne Anlama Geliyor?
Ateizm nedir sorusuna sıkıcı tanımlar yerine samimi bir cevap mı arıyorsun? Ateizmin ne olup ne olmadığını, türlerini ve hakkındaki efsaneleri anlattık.

Ateizm… Kelimeyi duyar duymaz aklında ne canlanıyor? Şöyle her şeye isyan eden, biraz sinirli, belki de hayata küskün bir tip mi? Eğer böyle düşünüyorsan, yalnız değilsin. Ama sana bir sır vereyim mi? Bu, madalyonun sadece ufacık, hatta biraz da paslanmış bir yüzü. Gerçekte ateizm, tek tip bir üniforma değil, içinde onlarca farklı tonu barındıran zengin bir düşünce yelpazesi.
Bu konuyu o kadar çok yanlış anlama ve önyargı sarmış ki, birisinin çıkıp “Arkadaşlar, bir saniye, olay aslında tam olarak böyle değil!” demesi gerekiyor. İşte o kişi bugün ben olacağım. Amacım kimseyi bir şeye ikna etmek değil, sadece “ateizm” kelimesinin ardındaki felsefeyi, tarihsel yolculuğu ve günümüzdeki yansımalarını samimi bir dille masaya yatırmak. Hazırsan, bu entelektüel maceraya başlayalım!
Her Şeyden Önce: Kelimeleri Doğru Anlayalım
Bir konuyu anlamanın ilk adımı, o konunun alfabesini sökmektir. Ateizm tartışmaları da genelde en temel yerde, yani kelimelerin anlamında tıkanıp kalıyor. O yüzden gel, önce bu kavramların içini bir dolduralım.
İşin temelinde yatan çok kritik bir ayrım var: Bir şeye inanmamak ile bir şeyin olmadığına inanmak. Kulağa aynı gibi gelse de, aralarında dağlar kadar fark var. En geniş ve kökenine en sadık tanımıyla ateizm, basitçe tanrı veya tanrılara olan inancın yokluğudur. Yani bir ateiste “Tanrı’ya inanıyor musun?” diye sorduğunda alacağın cevap “Hayır”dır. Bu kişi, “Tanrı’nın var olmadığına eminim” demek zorunda değil. Sadece ortadaki iddiaya (yani “Tanrı vardır” iddiasına) ikna olmamıştır. Kaynak: Atheism – Wikipedia
Diğer yanda ise daha iddialı bir duruş var: “Tanrı’nın var olmadığına inanıyorum.” Bu, sadece bir inanç yokluğu değil, evrenin durumu hakkında pozitif bir iddiadır. İşte bu ayrım, “ispat yükü” dediğimiz o meşhur felsefi sorumluluğu tamamen değiştirir. Birinci pozisyon, yani “inanmıyorum” diyen kişi bir iddiada bulunmadığı için bir şey kanıtlamak zorunda değildir. Ama ikinci pozisyon, yani “Tanrı yoktur” diyen kişi, ortaya bir iddia attığı için bunu gerekçelendirmek durumunda kalabilir. Kaynak: Strong Atheism vs. Weak Atheism – Learn Religions
Güçlü vs. Zayıf Ateizm: Fark Nerede?
Felsefeciler bu ayrımı daha net hale getirmek için “güçlü” ve “zayıf” ateizm (veya “pozitif” ve “negatif” ateizm) terimlerini kullanırlar. İsimler biraz havalı dursa da mantığı çok basit.
- Zayıf (Negatif) Ateizm: En basit haliyle, tanrılara inancın olmaması durumudur. Bu kişi, tanrıların kesinlikle var olmadığını iddia etmez, sadece teistlerin sunduğu kanıtları yetersiz bulur. Bu, varsayılan pozisyon gibidir. Kaynak: Negative and positive atheism – Wikipedia
- Güçlü (Pozitif) Ateizm: Bu pozisyon, bir adım daha ileri giderek “Hiçbir tanrı yoktur” der. Bu artık sadece bir inançsızlık durumu değil, aktif bir ret ve iddiadır. Dolayısıyla gerekçelendirme gerektirebilir. Kaynak: Presumption of Atheism – Forums | Reasonable Faith
Burada şunu anlamak önemli: Güçlü ateizm, zayıf ateizmin bir alt kümesidir. Yani “Tanrı yoktur” diyen her güçlü ateist, aynı zamanda tanrıya inanmadığı için zayıf ateisttir. Ama tersi doğru değil. Tıpkı her kare bir dikdörtgenken her dikdörtgenin bir kare olmaması gibi. Kaynak: Can you explain the difference between strong atheism and weak atheism?
Biraz Daha Detay: Kapalı vs. Açık Ateizm
Filozof George H. Smith işi biraz daha detaylandırıp “kapalı” ve “açık” ateizm diye bir ayrım daha ortaya atmış. Bu da aslında çok mantıklı.
- Kapalı (Implicit) Ateizm: “Teist inancın bilinçli bir reddediş olmaksızın yokluğu” olarak tanımlanır. Yani, tanrı kavramıyla hiç tanışmamış veya bu konu üzerine hiç düşünmemiş kişiler bu kategoriye girer. Mesela yeni doğmuş bir bebek veya tanrı kavramının olmadığı izole bir kabiledeki yetişkin bir insan kapalı ateisttir. Kaynak: Implicit and explicit atheism – Wikipedia
- Açık (Explicit) Ateizm: “Teist inancın bilinçli bir reddediş sonucu yokluğu” demektir. Yani bu kişi, tanrı kavramını duymuş, üzerine düşünmüş ve inanmamayı seçmiştir. Günümüzde kendini “ateist” olarak tanımlayan hemen hemen herkes bu gruba girer. Kaynak: How do you feel about the Stanford Encyclopedia definition of the word Atheism? – Reddit
Felsefe dünyasında bu tanımlar üzerine ciddi tartışmalar döndüğünü de söylemeliyim. Özellikle Stanford Felsefe Ansiklopedisi gibi kaynaklar, “ateizm” terimini felsefi olarak “Tanrı’nın var olmadığı önermesi” (yani güçlü ateizm) olarak kullanmayı tercih ediyor. Gündelik kullanımda ise “inançsızlık” (yani zayıf ateizm) daha yaygın. Bu yüzden bir tartışmaya girerken hangi tanımdan bahsettiğini en başta netleştirmek, birçok kafa karışıklığını önler. Kaynak: Atheism and Agnosticism (Stanford Encyclopedia of Philosophy)
| Terim | Temel Tanım | İddia | İspat Yükü | Örnek |
|---|---|---|---|---|
| Zayıf/Negatif Ateizm | Tanrıların varlığına dair inancın yokluğu. | Kişinin kendi zihinsel durumu hakkında bir ifade (“İnanmıyorum”). | Yoktur. Pozitif bir iddia değildir. | Teistik iddiaları inceleyip ikna olmamış, ancak tanrıların kesinlikle var olmadığını da iddia etmeyen bir kişi. |
| Güçlü/Pozitif Ateizm | Hiçbir tanrının var olmadığına dair pozitif iddia veya inanç. | Gerçeklik hakkında bir önerme (“Tanrı yoktur”). | Evet. Gerekçelendirme gerektiren pozitif bir iddiadır. | Tanrı kavramının mantıksal olarak tutarsız olduğunu ve bu yüzden var olamayacağını savunan bir kişi. |
| Kapalı (Implicit) Ateizm | Teist inancın bilinçli bir reddediş olmaksızın yokluğu. | Bilinçli bir iddia yoktur. Kavramla tanışmamış olma durumudur. | Yoktur. Kişi konuyla hiç ilgilenmemiştir. | Yeni doğmuş bir bebek veya tanrı kavramı olmayan bir kültürden gelen biri. |
| Açık (Explicit) Ateizm | Teist inancın bilinçli bir reddediş sonucu yokluğu. | Teist inancın bilinçli reddi (“Üzerine düşündüm ve inanmıyorum”). | Değişir. Zayıf (yük yok) veya güçlü (yük var) olabilir. | Tanrı’nın varlığına dair argümanları düşünüp ikna edici bulmayan herhangi bir kişi. |
Kaynak: Reddit ve çeşitli felsefe kaynaklarından derlenmiştir. Kaynak: Atheism and Agnosticism (Stanford Encyclopedia of Philosophy) – Reddit
Ateizm Nerede Duruyor? Diğer Görüşlerle Karşılaştırma
Ateizmi daha iyi anlamak için onu sık sık karıştırıldığı diğer “kankalarıyla” yan yana koymak lazım: Agnostisizm, Deizm ve Panteizm. Bu ayrımları bilmek, bulmacanın parçalarını yerine oturtmak gibidir.
Ateizm ve Agnostisizm: İnanç vs. Bilgi
Bu ikili, sanırım en çok karıştırılanı. Genelde insanlar bunu bir cetvel gibi düşünüyor: Bir uçta teizm, diğer uçta ateizm, ortada da kararsız agnostisizm. Aslında bu model pek doğru değil. Çünkü bu iki kavram farklı sorulara cevap veriyor:
- Ateizm, inançla ilgilidir: “Neye inanıyorsun?”
- Agnostisizm, bilgiyle ilgilidir: “Ne biliyorsun veya ne bilinebilir?”
Agnostik, Yunanca “bilgisizlik” (a-gnosis) kelimesinden gelir ve tanrının varlığının veya yokluğunun bilinmediğini veya bilinemeyeceğini söyler. Bu bir bilgi duruşudur, inanç değil. Bu yüzden bu iki kavramı birleştirebilirsin:
- Agnostik Ateist: Tanrı’ya inanmaz ve aynı zamanda tanrının var olup olmadığının bilinemeyeceğini düşünür. Bu, modern ateistler arasındaki en yaygın pozisyondur. “İnanmıyorum çünkü bilebileceğimize dair yeterli kanıt yok” derler.
- Gnostik Ateist: Tanrı’nın var olmadığını bildiğini iddia eder. Bu da güçlü ateizme denktir. Genellikle tanrı kavramının mantıksal çelişkilerle dolu olduğunu savunarak bu iddiayı desteklerler. Kaynak: unit 6 different conceptions of god – eGyanKosh
- Agnostik Teist: Tanrı’ya inanır ama bunu kesin olarak bildiğini iddia etmez. İnancı “iman” temellidir. Kaynak: Theisms: Monotheism, Polytheism, Deism and More – Learn Religions
- Gnostik Teist: Tanrı’nın var olduğunu bildiğini iddia eder.
Gördüğün gibi, agnostisizm ateizmin bir alternatifi değil, ona eşlik edebilecek bir bilgi teorisidir. Kaynak: What is the epistemological difference between (agnostic) atheism and pantheism? – Reddit
Ateizm ve Deizm: Kayıp Yaratıcı
Deizm, özellikle Aydınlanma Çağı’nda popüler olan ilginç bir görüştür. Bir deist, evreni yaratan bir “Yüce Varlık” veya “Mimar” olduğuna inanır, ancak bu yaratıcının evreni kurduktan sonra bir daha asla müdahale etmediğini düşünür. Yani mucizeler, vahiyler, dualara cevaplar… Bunların hiçbiri yoktur. Kaynak: Four main beliefs about the nature of God: Deism, Panentheism …
Peki ateizmle farkı ne? Çok basit. İkisi de vahiylere ve mucizeler gösteren kişisel bir tanrıya inanmayı reddeder. Bu yüzden o dönemde birçok deiste “ateist” damgası vurulmuştu. Ama temel fark şu: Deizm bir tür teizmdir, yani bir yaratıcının varlığını kabul eder. Ateizm ise herhangi bir yaratıcının varlığını reddeder. Deist “saatçi saati yapıp bıraktı” der, ateist ise “ortada bir saatçi yok” der. Kaynak: What are the differences with deism? : r/pantheism
Ateizm ve Panteizm: Evren Tanrı’dır vs. Evren Sadece Evrendir
İşte burası işlerin biraz daha felsefi ve incelikli hale geldiği yer. Panteizm, en basit tanımıyla, evrenin ve tanrının aynı şey olduğunu savunan görüştür. Yani tanrı, evrenden ayrı, göklerde oturan bir varlık değil, evrenin ta kendisidir. Filozof Spinoza’nın meşhur sözüyle: “Deus sive Natura” (Tanrı ya da Doğa). Kaynak: Pantheism – Routledge Encyclopedia of Philosophy
Bir açıdan bakarsan, panteizm ateizme çok yakındır. Çünkü o da kişisel, doğaüstü, müdahaleci bir tanrıyı reddeder. Bu yüzden bazıları panteizme “kafası karışık ateizm” der. Eğer bir panteist, evrene doğaüstü hiçbir özellik atfetmiyor, sadece doğanın kendisine bir saygı ve hayranlık duyuyorsa, bu duruşun doğaya hayranlık duyan bir ateistten ne farkı kalır? Sadece birinin aynı şeye “evren”, diğerinin ise “Tanrı” demesi gibi bir etiket farkı… Kaynak: Pantheism Is Confused Atheism | On Philosophy – WordPress.com
Öte yandan, birçok panteist bunun ateizmin tam zıttı olduğunu söyler. Onlara göre ateist “hiç tanrı yoktur” derken, panteist “sadece Tanrı vardır (ve o da her şeydir)” der. Aradaki kilit fark, panteistin evrenin kendisine bir kutsallık veya ilahilik atfetmesidir. Ateist evreni sadece materyal bir gerçeklik olarak görürken, panteist onu kutsal bir varlık olarak görür. Kaynak: How is pantheism any different from atheism? : r/philosophy
| Dünya Görüşü | Tanrı/İlah Var mı? | İlahın Doğası | İlahi Müdahale Var mı? | Önemli Düşünürler |
|---|---|---|---|---|
| Teizm (Klasik) | Evet, en az bir tane. | Kişisel, bilinçli, aşkın (evrenin ötesinde) ve içkin (evrenin içinde) bir varlık. | Evet; mucizeler, vahiyler ve dualar yoluyla. | Thomas Aquinas, William Lane Craig |
| Deizm | Evet, bir yaratıcı. | Doğa yasalarını koyan, aşkın, kişisel olmayan bir yaratıcı. | Hayır, yaratıcı yaratımdan sonra müdahale etmez. | Thomas Paine, Voltaire |
| Panteizm | Evet, evren Tanrı’dır. | Kozmosla özdeş, kişisel olmayan, aşkın olmayan bir ilahilik. | Hayır, kavram uygulanamaz çünkü Tanrı evrenin süreçleridir. | Baruch Spinoza, Albert Einstein (metaforik olarak) |
| Ateizm | Hayır. | İlah kavramı yanlış veya anlamsız olarak reddedilir. | Hayır. | Baron d’Holbach, Richard Dawkins, Bertrand Russell |
| Agnostisizm | Bilinmiyor veya bilinemez. | Herhangi bir potansiyel ilahın doğası insan bilgisinin ötesindedir. | Bilinmiyor veya bilinemez. | Thomas Huxley, Protagoras |
Kaynak: Felsefi metinlerin karşılaştırmalı bir özetidir. Kaynak: existence of god – What is the difference between Pantheism and …
Peki Ateistler Neye Güveniyor? Ateizmin Felsefi Argümanları
Ateizm, sadece “ben inanmıyorum, kenara çekiliyorum” demekten ibaret değil. Arkasında teizmin iddialarını sorgulayan, sağlam felsefi, mantıksal ve kanıta dayalı argümanlar var. Gelin, ateistlerin en çok güvendiği birkaç temel argümana bakalım.
Kanıt Nerede? İspat Yükü ve Kanıt Eksikliği
En temel ateist argüman, aslında en basit olanıdır: İspat yükü, pozitif bir iddiada bulunana aittir. “Tanrı vardır” demek, evren hakkında olağanüstü bir iddiada bulunmaktır. Dolayısıyla, bu iddianın kanıtını sunma sorumluluğu teiste aittir. Ateist, bu iddianın aksini kanıtlamak zorunda değildir. Tıpkı Bertrand Russell’ın meşhur “göksel çaydanlığı” örneğindeki gibi; sana “Güneş’in yörüngesinde, gözle görülemeyecek kadar küçük bir porselen çaydanlık dönüyor” desem, bana inanman için kanıtı benim sunmam gerekir. Senin, o çaydanlığın olmadığını kanıtlaman gerekmez. Kaynak: 5 arguments for and against the existence of God – Big Think
Bu görüşe göre, tanrının varlığına dair binlerce yıldır süren arayışa rağmen ikna edici, somut bir kanıt ortaya konulamamıştır. Dolayısıyla, kanıtlanmamış diğer tüm iddialara gösterdiğimiz şüpheciliği, tanrı iddiasına da göstermek en rasyonel tutumdur. Kanıtın yokluğu, yokluğun kanıtı olmasa da, kanıt sunulması gereken bir iddia için uzun süren kanıt yokluğu, o iddianın doğruluğu hakkında ciddi şüpheler doğurur. Kaynak: Atheism | Internet Encyclopedia of Philosophy
Kötülük Problemi: İyi Bir Tanrı ve Acı Dolu Bir Dünya
Belki de hem felsefi hem de duygusal olarak en güçlü argüman budur. Kötülük problemi, klasik teizmin tanrı tanımı (her şeyi bilen, her şeye gücü yeten ve mutlak iyi olan) ile dünyadaki acı ve kötülük gerçeği arasındaki bariz çelişkiye odaklanır. Kaynak: Problem of Evil Argument for Atheism – Westminster Reformed Church
Mantık basit:
- Eğer Tanrı her şeyi biliyorsa, dünyadaki kötülüklerden haberdardır.
- Eğer Tanrı her şeye gücü yetiyorsa, bu kötülükleri engelleyebilir.
- Eğer Tanrı mutlak iyiyse, bu kötülükleri engellemek ister.
- Ancak dünyada kötülük ve acı var.
Bu durumda, bu dört önerme aynı anda doğru olamaz. Eğer kötülük varsa, Tanrı ya her şeyi bilmiyordur, ya gücü yetmiyordur, ya da mutlak iyi değildir. Bu özelliklerden birine bile sahip olmayan bir varlık ise klasik teizmin Tanrısı değildir. Teistlerin “özgür irade” veya “ilahi plan” gibi cevapları olsa da, özellikle çocukların çektiği anlamsız acılar veya hayvanların milyonlarca yıllık ıstırabı gibi “gereksiz” kötülükleri açıklamada bu cevaplar birçokları için yetersiz kalır. Kaynak: Existence of God – Wikipedia
İlahi Gizlilik Argümanı: Seven İnsan Varlığını Belli Etmez mi?
Bu, kötülük probleminin daha modern ve bence çok daha etkili bir versiyonu. Argüman, fiziksel acıdan çok, Tanrı’ya inanmak isteyip de inandırıcı bir kanıt bulamadığı için inanamayan “samimi inanmayanların” varlığına odaklanıyor. Kaynak: Evil, Hiddenness, and Atheism – The Cambridge Companion to the Problem of Evil
Mantığı şöyle: Eğer sevgi dolu bir Tanrı varsa, yarattığı ve ilişki kurabileceği her insanla kişisel bir ilişki kurmak istemez miydi? Böyle bir ilişkinin ön koşulu da o insanın, Tanrı’nın varlığına inanmasıdır. O halde, sevgi dolu bir Tanrı, kendisiyle ilişki kurmaya açık olan (yani direnmeyen) herkesin inanabilmesi için varlığını yeterince açık etmeliydi. Ancak dünyada, samimiyetle Tanrı’yı arayıp bulamayan, farklı kültürlerde doğduğu için teistik Tanrı kavramıyla hiç tanışmamış veya inancını masum sebeplerle yitirmiş milyonlarca insan var. Bu “dirençsiz inançsızlık” durumu, sevgi dolu bir Tanrı’nın varlığıyla çelişiyor gibi görünüyor. Kaynak: Argument from nonbelief – Wikipedia
Bu argüman çok güçlü çünkü Tanrı’nın “kötülük” gibi negatif bir özelliğine değil, “sevgi” gibi en pozitif özelliğine dayanarak bir çelişki ortaya koyuyor. Kaynak: Divine Hiddenness Argument against God’s Existence | Internet Encyclopedia of Philosophy
Madalyonun Diğer Yüzü: Teizmin Argümanları ve Eleştirileri
Dürüst bir değerlendirme için, ateizmin karşı çıktığı argümanlara da bir göz atmak şart. Teizmin de felsefe tarihinde yüzlerce yıldır tartışılan, aklı ve gözlemi temel alan klasik argümanları var. Şimdi bu argümanları ve onlara getirilen temel eleştirileri inceleyelim.
Evrenin Bir Başlangıcı Olmalı: Kozmolojik Argüman
Bu argüman ailesi, evrenin varlığından yola çıkarak her şeyin ilk nedeni olan bir yaratıcının var olması gerektiği sonucuna ulaşmaya çalışır. En bilinen versiyonu “Kalam Kozmolojik Argümanı”dır ve şöyle bir mantık yürütür:
- Var olmaya başlayan her şeyin bir sebebi vardır.
- Evren var olmaya başlamıştır.
- O halde, evrenin de bir sebebi olmalıdır.
Bu “sebepsiz sebep” de Tanrı olarak tanımlanır. Kaynak: Cosmological Argument (Stanford Encyclopedia of Philosophy)
Eleştiriler: Bu argümana yönelik eleştiriler de oldukça güçlü. Filozof David Hume, “nedensellik” kavramını evrenin içinde deneyimlediğimizi, ancak evrenin bir bütün olarak bir nedene ihtiyacı olup olmadığını bilemeyeceğimizi söyler. Bertrand Russell ise “Eğer her şeyin bir sebebi varsa, Tanrı’nın sebebi nedir?” diye sorar. Eğer Tanrı bu kuralın bir istisnasıysa, neden evrenin kendisi bu istisna olmasın? Ayrıca, modern kuantum fiziği, bazı olayların belirgin bir neden olmaksızın gerçekleşebileceğini öne sürerek ilk önermeyi de tartışmalı hale getirmiştir. Ve son olarak, argüman doğru olsa bile, bu “ilk nedenin” kişisel, bilge ve iyi bir Tanrı olduğunu kanıtlamaz; belki de bu neden, bilinçsiz bir doğa yasasıdır. Kaynak: Arguments for the Existence of God | Philosophy of Religion Class Notes | Fiveable
Bu Düzen Tesadüf Olamaz: Teleolojik (Tasarım) Argüman
Bu, belki de en popüler ve sezgisel argümandır. Doğadaki karmaşıklık, düzen ve amaçlı gibi görünen yapıların, zeki bir tasarımcının eseri olması gerektiğini savunur. William Paley’in meşhur “saatçi analojisi” bu argümanın en bilinen örneğidir: Yolda yürürken bir saat bulsanız, onun parçalarının bir amaç için bir araya getirildiğini düşünür ve bir saatçinin var olduğu sonucuna varırsınız. Argüman, insan gözü gibi çok daha karmaşık bir yapının da bir “İlahi Saatçi” gerektirdiğini söyler. Kaynak: Design Arguments for the Existence of God – 1000-Word Philosophy
Modern versiyonu ise “İnce Ayar Argümanı”dır. Evreni yöneten temel fiziksel sabitlerin (yerçekimi kuvveti gibi) yaşamın ortaya çıkması için inanılmaz derecede hassas bir aralıkta olduğunu ve bunun bir tesadüf olamayacağını, bir tasarımcı tarafından “ince ayarlandığını” öne sürer. Kaynak: Teleological argument – Wikipedia
Eleştiriler: Tasarım argümanına en büyük darbeyi Charles Darwin’in evrim teorisi vurmuştur. Evrim, doğal seçilim yoluyla, kör ve bilinçsiz bir sürecin nasıl tasarım harikası gibi görünen karmaşık canlılar yaratabildiğini açıklamıştır. İnce ayar argümanına karşı ise “antropik ilke” (evren yaşama uygun olmasaydı, biz burada bunu gözlemleyemezdik) ve “çoklu evrenler” hipotezi (sonsuz sayıda evren varsa, bir tanesinin yaşama uygun olması istatistiksel bir zorunluluktur) gibi karşı argümanlar geliştirilmiştir. Kaynak: What is the Teleological Argument for God’s Existence?
Sadece Tanımından Yola Çıkarak: Ontolojik Argüman
Bu, en felsefi ve en az anlaşılan argümandır. Gözleme değil, tamamen mantığa ve Tanrı’nın tanımına dayanır. Anselm tarafından formüle edilen klasik versiyonu şöyledir: “Tanrı, kendisinden daha büyüğü tasavvur edilemeyen varlıktır. Zihinde var olan bir şeyden daha büyük olan şey, hem zihinde hem de gerçekte var olan şeydir. O halde, Tanrı sadece zihinde var olamaz, gerçekte de var olmalıdır.” Kaynak: God, arguments for the existence of – Routledge Encyclopedia of Philosophy
Eleştiriler: Bu argüman birçok filozofa “şapkadan tavşan çıkarmak” gibi gelmiştir. En meşhur eleştiri Immanuel Kant’tan gelir. Kant, “varoluşun bir özellik olmadığını” söyler. Yani bir şeyin tanımına “var olmayı” bir özellik olarak ekleyerek onu gerçekte var edemezsin. Aklımda “mükemmel bir ada” tasarlayabilirim, ama bu, o adanın gerçekten var olduğu anlamına gelmez. Bir şeyi tanımıyla varoluşa zorlayamazsın. Kaynak: Teleological Arguments for God’s Existence (Stanford Encyclopedia of Philosophy)
Bu argümanlar ve karşı argümanlar, felsefe ve bilimin gelişimine paralel olarak sürekli evrilmiştir. Felsefi tartışmalar, çoğu zaman kesin bir sonuca varmaz ama düşünme biçimimizi zenginleştirir. Kaynak: The logical arguments for God are ultimately useless since they don’t prove religion
İnançsızlığın Uzun Yolculuğu: Antik Çağdan Günümüze Ateizmin Tarihi
Sıkı dur, çünkü ateizmin hiç de yeni bir icat olmadığını öğrenince şaşırabilirsin. Aslında tanrılara inanmayı reddetmek, neredeyse onlara tapınmak kadar eski bir insanlık durumu. Bu düşüncenin tarihi, bilim ve özgürlüklerin tarihiyle iç içe geçmiş durumda.
Antik Dünyadaki İlk Kıvılcımlar
Ateist düşüncenin kökleri, şaşırtıcı bir şekilde, antik Hindistan ve Yunanistan’a kadar uzanıyor. Hindistan’da M.Ö. 6. yüzyıl civarında ortaya çıkan Cārvāka okulu, tam anlamıyla materyalistti. Yaratıcı bir tanrıyı, ruhu, reenkarnasyonu ve ahireti reddediyorlardı. Onlar için tek bilgi kaynağı duyulardı ve evrenin ilahi bir rehber olmadan, sadece elementlerden oluştuğunu söylüyorlardı. Budizm ve Jainizm gibi büyük gelenekler de aslında yaratıcı bir tanrı kavramını reddeden non-teistik sistemlerdir. Kaynak: Arguments for Atheism – History of Atheism – Luke Mastin
Batı’da ise bu meşaleyi ilk yakanlar, Miletli doğa filozofları oldu. Thales, Anaksimandros gibi düşünürler, doğa olaylarını mitolojiyle değil, akılla açıklamaya çalışarak bilimin temellerini attılar. Daha sonra Demokritos gibi atomcular, evrenin sadece atomlardan ve boşluktan oluştuğunu, ilahi bir müdahaleye gerek olmadığını söylediler. Düşünsene, milattan önce 5. yüzyılda! Kaynak: Ontological Arguments – Stanford Encyclopedia of Philosophy
Orta Çağ ve Uzun Sessizlik
Hristiyanlığın Roma İmparatorluğu’nda resmi din haline gelmesiyle birlikte, Batı’da ateizm için alan kalmadı. Orta Çağ boyunca açıkça ateist olduğunu söylemek, kelimenin tam anlamıyla “kelle koltukta gezmek” demekti. “Ateist” suçlaması, genellikle rakipleri karalamak için kullanılan bir hakaretti ve bu suçlamayla idam edilenler bile oldu. Kaynak: History of atheism – Wikipedia
Aydınlanma ve Aklın Geri Dönüşü
17. ve 18. yüzyıllardaki Aydınlanma Çağı, ateist düşüncenin Avrupa’da yeniden filizlendiği dönem oldu. Akla, bireysel özgürlüğe ve şüpheciliğe yapılan vurgu, dini dogmaları sorgulamak için uygun bir zemin hazırladı. Bu dönemin ilk açık ateist manifestosu olarak kabul edilen eser, Baron d’Holbach’ın 1770’te yayımladığı “Doğa Sistemi” idi. Fransız Devrimi de Kilise’nin gücünü sarsarak sekülerizmin önünü açtı. Kaynak: A Brief History of Eminent Atheists – Catholic Insight
19. yüzyılda ise sahneye bilim çıktı. Jeologlar dünyanın yaşının İncil’de anlatılandan çok daha fazla olduğunu gösterdi. En büyük darbe ise, 1859’da “Türlerin Kökeni”ni yayımlayan Charles Darwin’den geldi. Evrim teorisi, canlılardaki tasarımın ilahi bir müdahale olmadan da açıklanabileceğini göstererek, tasarım argümanının belini kırdı. Kaynak: Atheism – The Victorian Web
21. Yüzyılın “Yeni Ateistleri”
21. yüzyılın başlarında, özellikle 11 Eylül saldırılarının ardından, daha sesli ve eleştirel bir ateizm dalgası yükseldi. “Yeni Ateizm” olarak adlandırılan bu akımın öncüleri, “Mahşerin Dört Atlısı” olarak bilinen dört yazardı:
- Sam Harris: Bir sinirbilimci. “İmanın Sonu” kitabıyla dinin akılla bağdaşmadığını savundu.
- Richard Dawkins: Bir evrimsel biyolog. “Tanrı Yanılgısı” kitabıyla tanrı inancının bir sanrı olduğunu iddia etti.
- Daniel Dennett: Bir filozof. “Büyüyü Bozmak” kitabıyla dinin bilimsel olarak incelenmesi gerektiğini söyledi.
- Christopher Hitchens: Bir gazeteci. “Tanrı Büyük Değildir” kitabıyla dinin her şeyi zehirlediğini öne sürdü.
Kaynak: Phenomenon of Atheism: Causes, Motives and Indicators Main
Yeni Ateizm, felsefi argümanlardan çok, dinin dünyadaki zararlarına odaklanması ve bilimi tek gerçeklik rehberi olarak sunmasıyla öne çıktı. Kışkırtıcı ve medya dostu üsluplarıyla geniş kitlelere ulaştılar. Ancak bu akım, hem dindarlar hem de diğer ateistler tarafından, dini basite indirgemek ve dogmatik olmakla eleştirildi. Kaynak: What Was New Atheism? | The Point Magazine
Bu yeni ateist figürler, argümanlarının gücü kadar, kullandıkları sert dille de tanındılar ve bu durum, birçok tartışmaya yol açtı. Kaynak: New Atheists, The | Internet Encyclopedia of Philosophy
Akımın savunucuları arasında İslam’ı eleştiren Ayaan Hirsi Ali gibi isimler de yer aldı ve bu, tartışmaların odağını daha da genişletti. Kaynak: New Atheism – Wikipedia
Eleştirmenler, Yeni Ateistlerin argümanlarının, eleştirdikleri dinler kadar “şiddet” içerebildiğini savundular. Kaynak: Why the arguments of the ‘New Atheists’ are often just as violent as religion
Bu hareketin temel stratejisi, dini inançlara duyulan geleneksel saygıyı kırmak ve onları aktif bir eleştiri konusu haline getirmekti. Kaynak: en.wikipedia.org
En Kritik Soru: Tanrı Yoksa Ahlak da mı Yok?
Geldik en can alıcı ve en çok merak edilen soruya. “Eğer Tanrı yoksa, her şey mübah mıdır? İnsanları iyi olmaya iten ne kalır?” Bu, ateizme yöneltilen en eski ve en güçlü itirazlardan biridir. Ancak seküler (laik) ahlak savunucuları, sağlam bir ahlak sisteminin ilahi bir kanun koyucuya ihtiyaç duymadığını savunuyor.
Euthyphro İkilemi: Ahlak Tanrı’dan Bağımsız mı?
Bu konudaki felsefi temel, ta antik Yunan’da Platon tarafından atılmış. Platon’un bir diyaloğunda Sokrates, o meşhur soruyu sorar: “Bir şey, tanrılar onu sevdiği için mi kutsaldır, yoksa kutsal olduğu için mi tanrılar onu sever?”
Bunu günümüz ahlak tartışmasına şöyle uyarlayabiliriz: “Bir davranış, Tanrı emrettiği için mi iyidir, yoksa iyi olduğu için mi Tanrı onu emreder?”
Bu soru, teistleri zor bir ikilemde bırakır:
- Eğer bir şey sadece Tanrı emrettiği için iyiyse, o zaman ahlak tamamen keyfidir. Tanrı işkenceyi emretseydi, işkence iyi bir şey mi olacaktı? Bu, ahlakı kör bir itaate indirger.
- Eğer Tanrı bir şeyi zaten iyi olduğu için emrediyorsa, o zaman “iyilik” Tanrı’dan bağımsız bir standarttır. Bu durumda Tanrı, ahlakın yaratıcısı değil, sadece bir postacısıdır. Ve bu, bizim de akıl ve empati gibi araçlarla o “iyi” standardına ulaşabileceğimiz anlamına gelir. Yani ahlak için Tanrı’ya ihtiyacımız kalmaz.
Kaynak: Humanism: Morality without God – Rational Realm
Seküler Ahlakın Temelleri: Akıl, Empati ve İnsan Refahı
Peki Tanrı’dan gelmiyorsa, ahlak nereden geliyor? Seküler etik, ahlakın temellerini doğaüstü bir otoritede değil, insani ve doğal gerçekliklerde arar:
- Akıl: Mantık ve tutarlılık ilkelerini kullanarak, kişisel önyargılarımızın ötesine geçip herkes için geçerli olabilecek ahlaki kurallar türetebiliriz. Adil bir toplumun, herkesin çıkarına olduğunu rasyonel olarak görebiliriz. Kaynak: Secular Moral Frameworks Are Stronger Than Religious Ones
- Empati: Başka canlıların da bizim gibi acı çekebileceğini ve mutlu olabileceğini anlama yeteneğimiz, ahlakın en temel motorudur. Başkasının acısını hissetmek, bize doğal bir “kötülük yapmama” motivasyonu sağlar. Kaynak: Kai Nielsen Ethics Without God
- İnsan Refahı (Flourishing): Seküler ahlakın nihai amacı, genellikle bilinçli varlıkların refahını en üst düzeye çıkarmak ve acıyı en aza indirmektir. Bu, ahlaki kararlar için somut ve ölçülebilir bir temel sağlar. “Bu eylem, insanlığın genel mutluluğuna katkı sağlıyor mu, yoksa zarar mı veriyor?” sorusu, ahlaki bir pusula haline gelir. Kaynak: “Good without God” : Happiness and pleasure among the humanists | HAU
Bu noktada Hümanizm, ateizmin üzerine inşa edilen pozitif bir yaşam felsefesi olarak ortaya çıkar. Hümanizm, sadece tanrıyı reddetmekle kalmaz, aynı zamanda akıl, empati ve insan refahına dayalı anlamlı ve ahlaklı bir hayatın nasıl yaşanabileceğine dair bir çerçeve sunar. Kaynak: Secular humanism – Wikipedia
Teist eleştirmenler ise seküler ahlakın nihayetinde göreciliğe veya nihilizme yol açacağını, çünkü evrensel bir kanun koyucu olmadan ahlakın kişisel görüşlere indirgeneceğini savunur. Kaynak: The problem with secular humanism’s claim that morality is possible without God…
Rakamlarla Dünya: İnançsızlığın Küresel Manzarası
Felsefeden çıkıp biraz da günümüz dünyasına, yani rakamlara bakalım. Dünyada ne kadar ateist var? İnançsızlık artıyor mu, azalıyor mu? Bu soruların cevabı, aslında oldukça ilginç ve karmaşık bir tablo sunuyor.
“Nones” Yani “Hiçbir Dine Bağlı Olmayanlar”
Demografik araştırmalarda, inançsızlar genellikle “religiously unaffiliated” yani “dini olarak bağlı olmayanlar” veya kısaca “nones” kategorisinde toplanır. Bu kategoriye ateistler, agnostikler ve “bir dine inanmıyorum ama manevi inançlarım var” diyen geniş bir kitle dahildir. Kaynak: Many Adults Without a Religion Hold Spiritual Beliefs Globally
Dünya genelinde bu grup, yaklaşık 1.2 milyar insanla Hristiyanlar ve Müslümanlardan sonraki en büyük üçüncü grubu oluşturuyor. Bu, dünya nüfusunun yaklaşık %16’sına tekabül ediyor. Kaynak: Religiously Unaffiliated | Pew Research Center
Ancak burada çok önemli bir detay var: “Dine bağlı olmamak”, “ateist olmak” ile aynı şey değil. Örneğin, ABD’deki “nones” grubunun önemli bir kısmı hala bir tanrıya veya yüce bir güce inandığını söylüyor. Bu, birçok insan için “dine bağlı olmamanın”, organize dinlerden ve kurumsal yapılardan bir kopuş anlamına geldiğini, ancak her türlü manevi inancın reddi anlamına gelmediğini gösteriyor. Kaynak: Understanding Major World Religions: Religiously Unaffiliated – East West Ministries
2010 ile 2020 arasında bu grubun toplam nüfusu artarken, dünya nüfusuna oranı hafifçe yükseldi. Kaynak: 4. Religiously unaffiliated population change – Pew Research Center
Bölgesel Farklılıklar ve Küresel Trendler
İnançsız nüfusun dağılımı dünya üzerinde hiç de eşit değil. Bu grubun ezici bir çoğunluğu (%76) Asya-Pasifik bölgesinde yaşıyor. Tek başına Çin, resmi olarak ateizmi teşvik eden politikalarıyla, dünyadaki dine bağlı olmayanların yaklaşık %62’sine ev sahipliği yapıyor. Kaynak: Demographics of atheism – Wikipedia
Sayısal olarak en büyük artışlar Asya’da olsa da, nüfusa oranla en hızlı artış Batı’da, yani Avrupa ve Kuzey Amerika’da yaşanıyor. Bu bölgelerde dine bağlı olmayanların oranı son on yılda ciddi şekilde arttı. Bunun en büyük nedeni ise “dini geçişkenlik”. Yani, çocukken aldığı dini eğitimi terk edip “nones” grubuna katılanların sayısı, bu gruba dışarıdan katılanların sayısından çok daha fazla. Kaynak: 2. Religious switching into and out of the religiously unaffiliated group – Pew Research Center
Bu yükselişin arkasında yatan birkaç temel faktör var: artan eğitim seviyesi, ekonomik refah ve güvenlik, bireyselliğin ve kişisel seçimin ön plana çıkması ve organize dinlere yönelik eleştirel bakış. Kaynak: Why is atheism on the rise moreso now than ever before?
Eğitim seviyesi ile ateist inançlar arasında bir bağlantı olduğu, özellikle Avrupa ülkelerinde yapılan çalışmalarla gösterilmiştir. Kaynak: The atheistic factor? Explaining the link between atheistic beliefs and child-rearing values
Buna rağmen, bir kişinin dini inancını belirleyen en güçlü faktör hala ailesinin ve yetiştiği çevrenin inancıdır. Ancak bu “yapışkanlık”, özellikle genç nesillerde eskiye göre azalıyor. Kaynak: Study explains global rise in atheism
| Bölge/Ülke | Dine Bağlı Olmayanların Oranı (2020) | Dine Bağlı Olmayanların Sayısı (2020) | Önemli Trend (2010-2020) | “Nones” Arasında Tanrı’ya İnananların Oranı |
|---|---|---|---|---|
| Küresel | %24 | 1.9 milyar | Oran 1 puan arttı. | Bölgeye göre çok değişken. |
| Asya-Pasifik | %24 | 1.5 milyar | Oran hafifçe azaldı (-0.2). | %7 (Çin, 2012) |
| Çin | %91 (tahmini) | ~1.3 milyar | Çoğunluk dine bağlı değil. | %7 (2012) |
| Japonya | %60 (tahmini) | ~76 milyon | Çoğunluk dine bağlı değil. | N/A |
| Avrupa | %25 | 187 milyon | Oran 7 puan arttı. | %9 (Macaristan), %10 (İsveç) (2023) |
| Kuzey Amerika | %30 | 114 milyon | Oran 13 puan arttı. | %45 (ABD, 2023) |
| ABD | %30 | 101 milyon | Oran 13 puan arttı. | %45 (2023) |
| Latin Amerika | %12 | 77 milyon | Oran 4 puan arttı. | %92 (Brezilya), %86 (Kolombiya) (2023) |
| Sahra Altı Afrika | %4 | 45 milyon | Oran hafifçe azaldı (-0.5). | %77 (Güney Afrika, 2023) |
Not: Veriler Pew Araştırma Merkezi’nin farklı yıllardaki çalışmalarından derlenmiştir. Kaynak: 2023-24 Religious Landscape Study: Executive summary | Pew Research Center
Şehir Efsaneleri: Ateizm Hakkındaki Yaygın Yanlış Anlamalar
Ateizm, tarihi boyunca ve bugün hala birçok yanlış anlama ve önyargıyla karşı karşıya. Bu efsaneler, hem ateist bireyler için sosyal bir baskı yaratıyor hem de dindarlarla aralarındaki diyaloğu zorlaştırıyor. Gel, en yaygın birkaç efsaneyi çürütelim.
Efsane 1: “Ateizm de bir dindir.”
Bu, en sık duyulan yanlışlardan biri. Ama bu, kel kel olmanın bir saç rengi olduğunu söylemek gibi bir şey. Din, genellikle doğaüstü bir gerçekliğe inanç, ritüeller, kutsal metinler ve bir topluluk yapısı gibi özelliklerle tanımlanır. Ateizm ise tanım gereği, dinin bu merkezi bileşeninden, yani tanrı inancından yoksundur. Kaynak: Atheism: Overview | Research Starters – EBSCO
Ateizmin bir dogması, kutsal kitabı veya ruhban sınıfı yoktur. Tüm ateistleri birleştiren tek ortak nokta, tanrılara inanmamalarıdır. Bu yüzden ateizmi bir din olarak tanımlamak, temel bir kategori hatasıdır. Kaynak: 10 Common Misconceptions About Atheism Debunked – Godless Mom
Efsane 2: “Ateistler ahlaksızdır.”
Bu, en zararlı ve en inatçı önyargılardan biridir. Ahlak bölümünde konuştuğumuz gibi, bu iddia hem felsefi hem de ampirik olarak temelsizdir. Ateistler ahlaki kararlarını ilahi emirlere değil; akıl, empati, adalet duygusu ve insan refahına dayandırırlar. Kaynak: Have you encountered any misconceptions about atheism that you’d like to debunk? – Reddit
Yapılan sosyolojik çalışmalar, ateistlerin dindar insanlardan daha az ahlaklı olduğuna dair hiçbir kanıt bulamamıştır. Ahlaki değerler (şefkat, dürüstlük, adalet) evrensel insani özelliklerdir ve belirli bir inanç grubunun tekelinde değildir. Kaynak: Ten myths about atheists, debunked – AA Agnostica
Efsane 3: “Ateistlerin hayatı anlamsızdır.”
Tanrı yoksa, ilahi bir plan yoksa, ahiret yoksa, o zaman hayat anlamsız bir tesadüften ibarettir… Bu düşünce de oldukça yaygın. Ancak birçok ateist için durum tam tersidir. Bu hayatın tek ve sonlu olduğunu bilmek, onu daha az değil, çok daha değerli ve anlamlı kılar. Kaynak: Misconceptions about Atheism, debunked by an Atheist. – Reddit
Anlam, yukarıdan gelen bir hediye değil, insanların kendilerinin yarattığı bir şeydir. Ateistler anlamı; insan ilişkilerinde, bilimde, sanatta, topluma hizmet etmekte ve doğanın güzelliği ve gizemi karşısında hayranlık duymakta bulabilirler. Bir gün batımının güzelliğini takdir etmek için ilahi bir açıklamaya ihtiyaç yoktur. Kaynak: When was the first account of atheism in history : r/AskHistorians
Diğer Klişeler: Öfke, Kibir ve Kesinlik
Ateistlere yönelik başka klişeler de var. “Aslında Tanrı’ya kızgınlar” gibi. İnanmadığın bir varlığa nasıl kızgın olabilirsin ki? Bu öfke, genellikle dinden veya dindar kurumlardan kaynaklandığı düşünülen zararlara yöneliktir. Bir diğeri de “kibirli ve her şeyi bildiklerini sanıyorlar” klişesi. Oysa çoğu ateist, agnostik ateisttir; yani kanıt yetersizliğinden inanmazlar, tanrıların kesinlikle var olmadığını iddia etmezler. Bu, kibirden çok entelektüel bir tevazu ve şüphecilik duruşudur.
Sonuç: Kısacası Ne Öğrendik?
Eğer buraya kadar sabırla okuduysan, artık “ateizm” kelimesinin basit bir “inanmıyorum”dan çok daha fazlası olduğunu biliyorsun. Bu, içinde zayıf ve güçlü duruşları, agnostik ve gnostik yaklaşımları barındıran; kötülük problemi ve ilahi gizlilik gibi güçlü felsefi argümanlara dayanan; antik köklerden modern “Yeni Ateizm”e uzanan zengin bir entelektüel gelenek.
Gördük ki, ahlaklı ve anlamlı bir hayat için ilahi bir kaynağa ihtiyaç olduğu iddiası oldukça tartışmalı. Seküler hümanizm gibi felsefeler, bu boşluğu doldurmak için sağlam alternatifler sunuyor. Rakamlar ise, özellikle Batı dünyasında, organize dinlerden bir kopuşun yaşandığını ama bunun her zaman katı bir ateizme dönüşmediğini gösteriyor.
Günün sonunda, bu yazının amacı kimseyi ateist yapmak ya da inancından vazgeçirmek değildi. Tek amacım, sık sık karikatürize edilen bir dünya görüşünü, önyargılardan arındırarak daha doğru ve nüanslı bir şekilde tanıtmaktı. Birbirinden farklı inançlara ve inançsızlıklara sahip olduğumuz bu karmaşık dünyada, birbirimizi anlamanın ilk adımı, klişeleri bir kenara bırakıp gerçekten dinlemekten geçiyor. Umarım bu yazı, bu yolda ufacık bir adım olmuştur.
Peki, tüm bu anlattıklarımdan sonra senin aklına takılan ne oldu? Bu konuda ne düşünüyorsun? Hadi, yorumlarda buluşalım! Yazıyı faydalı bulduysan, merak eden arkadaşlarınla paylaşmayı unutma.






