Felsefe

Fenomenoloji: Birinci Şahıs Perspektifinden Deneyimleri Tanımlamak

Fenomenoloji ile deneyimlerini içten keşfet! Yaşadığın anların anlamını öğren, hayatına derinlik kat. Hemen oku!

Bugünlerde insan deneyimlerini dışarıdan bakarak, yani ölçülebilir, nesnel nedenlere dayandırarak anlamaya çalışmak oldukça yaygın. Mesela, sarılmanın verdiği keyif genellikle beynin “sarılma kimyasalı” oksitosin salgılaması olarak açıklanır; görme, ışığın retinaya çarpması olarak tarif edilir; müzikten gelen tüyler ürpermesi sinir sisteminin tepkisi olarak görülür; stres, kortizol artışıdır; koşucunun “zirve hissi” ise endorfin patlamasıdır.[1]

Fenomenoloji denen felsefi yöntem ise bambaşka bir yaklaşım sunar. Bu yöntem, deneyimleri içeriden anlamaya odaklanır; yani bireyin kendi bakış açısından, farklı deneyimleri yaşamanın nasıl bir his olduğunu anlamaya çalışır.

Bu yazı, fenomenolojinin deneyimlerimizi anlama çabasını sana tanıtacak.[2]

1. Deneyimleri Tarif Etmek

Fenomenoloji, fenomenler üzerine çalışır; yani nesneler, anılar, insanlar, duygular, fikirler, hisler, manevi gerçeklikler gibi şeylerin, bunları birinci şahıs perspektifinden, yani kendi öznel deneyimlerimizle nasıl yaşadığımızı inceler.[3] Fenomenlerin zihnimize nasıl “verildiği” ya da ortaya çıktığı üzerine odaklanır; bu sadece görsel değil, aynı zamanda işitme, hissetme, hatırlama, arzulama, dokunma, algılama, düşünme, seçme, hayal etme gibi yollarla da olur.[4]

Fenomenlerin bilince nasıl göründüğünü anlamak için fenomenologlar, yaşantısal deneyimler denen şeyin, yani fenomenleri yaşarken ya da içinden geçerken nasıl bir his uyandırdığını tarif etmeye çalışır.[5] Bunu, deneyimlerin olası nedenlerini açıklamak (örneğin, beyin kimyasalları) yerine yaparlar. Mesela, “İnsanları motive eden nedir?” diye sormak yerine, fenomenologlar “Motivasyon hissetmek nasıl bir şeydir?” diye sorar.

Sponsor

Fenomenolojinin amacı, olayların neden olduğunu ya da ne olduğunu (örneğin, kimyasal bileşimlerini) açıklamak değil, fenomenlerin yaşayan insanların bilincine nasıl göründüğünü, yani deneyimi yaşayan kişinin perspektifinden nasıl bir his uyandırdığını detaylı bir şekilde tarif etmektir.[6]

2. Amaç

Fenomenolojik yaşantı tarifleri, deneyimlerin genel özelliklerini, yani onları o deneyim yapan tanımlayıcı karakteristiklerini anlamaya çalışır. Yani fenomenolojik tarifler, sadece fenomenoloğun deneyimledikleriyle sınırlı kalmaz, o tür deneyimin genel olarak herkes için nasıl olduğunu anlamayı hedefler.

Fenomenolojinin bir diğer amacı, deneyimlerin nesnel çalışmalarına, örneğin bilime, temel oluşturmaktır.[7] Örneğin, fenomenologlar, koşucunun zirve hissinin fizyolojik nedenini aramadan önce, bu deneyimin nasıl bir şey olduğunu bilmemiz gerektiğini söyler.[8]

Fenomenologlar ayrıca, bu tariflerin, deneyimleri yaşarken onlara yüklediğimiz kişisel anlamları takdir etmemizi sağladığını ve deneyimlerin yalnızca nesnel ölçümlerle indirgenmesine karşı çıktığını savunur.[9] Örneğin, fenomenologlar, yaşanan mutluluğun duygusal öneminin, bunun fiziksel nedeni olarak dopamin ya da serotonin tanımlanarak tam olarak yakalanamayacağını öne sürer.

3. Yöntem

Deneyimlerin tanımlayıcı özelliklerini keşfetmek için fenomenologlar dikkatli ve sistemli bir süreç kullanır.[10] Diyelim ki nostalji deneyimini, yani geçmişteki bir mutlu anıya, mesela çocukluğunda yaşadığın güzel bir deneyime geri dönme arzusunu anlamak istiyorsun. Fenomenologlar, önce zihinsel olarak “paranteze alma” yöntemiyle, yani nedensel açıklamaları (örneğin, “deneyimler beyin olaylarından kaynaklanır”) bir kenara bırakarak sadece fenomenin zihnimize nasıl göründüğüne, yani nostaljiyi hissetmenin nasıl bir şey olduğuna yoğunlaşır.[11]

Fenomenologlar, deneyimin sadece bir bireyin kendine özgü bakış açısına özel olan yönlerini de bir kenara bırakır ve herkes tarafından yaşanabilen evrensel yönlere odaklanır. Örneğin, nostaljinin her zaman geçmiş bir tatile özlem duymayı içerdiğini söylemezler, çünkü bu özel unsur, deneyimi o deneyim yapan temel ya da gerekli bir özellik değildir.

Son olarak, fenomenologlar, nostalji deneyimini zihinsel olarak hayal ederken, deneyimin bazı unsurlarını (örneğin, keder, arzu, umut, özlem) ekleyip çıkararak hangi unsurların temel olduğunu, hangilerinin olmadığını anlamaya çalışır.[12] Örneğin, fenomenologlar, nostaljinin, geçmiş bir duruma geri dönememe hüznünü içerdiğini, çünkü bu olmadan deneyimin sadece basit bir hoş anı olacağını savunabilir.

4. Örnekler

Bu yöntemin pratiğe nasıl yansıdığını görmek için, tanınmış fenomenologların çeşitli deneyimlere dair tariflerine bakalım:

  • Michel Henry (1922-2002), öznelliğin fenomenolojisini sunar; yani bir benlik olmanın nasıl bir şey olduğunu tarif eder. Ona göre, içsel benlik deneyimim—örneğin, duygularımın deneyimi—benim dışımdaki nesnelerin deneyiminden farklıdır. Nesneler (örneğin, masalar) benden ayrı ve farklı görünürken, duygularımla “bir” olduğumu hissederim: Örneğin, masayı orada algılarım, ama duygularımı ben olarak yaşarım.[13]
  • Maurice Merleau-Ponty (1908-1961), “yaşanan beden” fenomenolojisini sunar ve benim bedenimi öznel olarak içten dışa doğru yaşadığımı, ama diğer insanların bedenlerini dünyadaki nesneler olarak algıladığımı gözlemler.[14]
  • Emmanuel Levinas (1906-1995), diğer insanların fenomenolojisini sunar ve diğerlerinin yüzlerinin, dünyadaki nesnelerden farklı göründüğünü savunur. Özellikle, yüzler benden etik bir tepki talep eder, nesneler ise etmez. Örneğin, bir masa benden hiçbir şey istemez, ama kapımda beliren evsiz bir çocuğun yüzü, bende endişe uyandırır ve ona yardım etme isteği doğurur.[15]
  • Jean-Paul Sartre, özgürlüğün fenomenolojisini sunar ve geçmişin sabit ve değiştirilemez göründüğünü, geleceğin ise seçme yeteneğimle şekillendirebileceğim ve yaratabileceğim açık bir olasılıklar dizisi gibi göründüğünü savunur (bu, geçmişime nasıl düşünüp hareket edeceğime tepki olarak karar vermemi de içerir).[16]

5. Sonuç

Fenomenolojiye yöneltilen eleştiriler, bireysel önyargılar ya da toplumsal koşullandırmalardan bağımsız olarak deneyimlerin genel tanımlayıcı özelliklerini belirlemenin mümkün olmadığını savunur; yani tüm gereksiz özellikleri paranteze almanın bir yolu olmadığını söyler.[17] Örneğin, insan yüzlerini tepki talep eden bir şekilde deneyimlemenin, deneyimin temel bir özelliği olmaktan çok, kişisel yetiştirilme tarzına ya da kültürel normlara bağlı olabileceği düşünülebilir.

Yine de fenomenoloji değerlidir, çünkü incelediği birinci şahıs perspektifi, bizim yaşadığımız ve anlam bulduğumuz yerdir.[18] Fenomenoloji, hayatı daha derinden takdir etmemizi sağlar: Çoğu zaman deneyimlerimizi göz ardı ederiz, fenomenoloji ise bize yavaşlamayı ve deneyimlerin zenginliğine dikkat etmeyi öğretir.[19]

Sponsor

Notlar

[1] Sarılmanın verdiği keyfin bilimsel açıklaması ve “sarılma kimyasalı” terimi için bkz. Joe Schwarcz, “Sarılmak ister misin? Kişilik, oksitosinden daha etkili olabilir,” McGill Office for Science and Society, 12/10/2021. Görme duyusunun bilimsel açıklaması için bkz. “Gözler Nasıl Çalışır,” National Eye Institute, 20/04/2022. Müzikten gelen tüyler ürpermesi, yani “frisson” için bkz. “Frisson,” Wikipedia. Stresin bilimsel açıklaması için bkz. “Kronik stres sağlığını riske atar,” Mayo Clinic, 1 Ağustos 2023. Koşucunun zirve hissinin bilimsel açıklaması için bkz. David J. Linden, “Koşucunun Zirve Hissinin Gerçeği ve Koşmanın Diğer Zihinsel Faydaları,” Johns Hopkins Medicine.

[2] Bu yazı, fenomenolojinin kurucusu kabul edilen Edmund Husserl’in (1859-1938) ana fikirlerini sunarken, fenomenolojiyi genel ve geniş bir şekilde özetlemeyi amaçlar, böylece çok çeşitli fenomenologlara uygulanabilir. Fenomenolojiye diğer faydalı girişler için bkz. Zahavi (2025), Moran (2000) ve Sokolowski (1999).

[3] Fenomenolojide açıkça belirtilmemiş olsa da, bazı filozoflar deneyimlerdeki görünüşleri “görünüşler” olarak adlandırır. Görünüşler kavramına giriş için bkz. Görünüşler: Şeylerin Göründüğü Şekle Dayanarak İnançları Haklı Çıkarma, Kaj André Zeller.

[4] Bu nedenle Husserl (2001/1900: s. 168), fenomenolojinin sloganının “şeylerin kendisine geri dön!” olduğunu söylemiştir. Başka bir deyişle, fenomenoloji, şeylerin (yani “şeylerin kendisinin”) zihnimize nasıl göründüğünü ya da kendini nasıl verdiğini incelemeye bir dönüştür. Bu nedenle Marion (2002), fenomenolojinin “verilmişlik” çalışması olduğunu vurgular. Heidegger (2008/1927: s. 58), fenomenolojiyi şöyle tanımlar: “Fenomenoloji, kendini gösteren şeyi [yani kendini vereni], kendisinin kendini gösterdiği şekilde, kendisinden görmeye izin vermektir.” Marion’un felsefesine giriş için bkz. Jean-Luc Marion ve ‘Doygun Fenomenler’: Aklını Başından Alan Deneyimler Nelerdir?, Matthew Sanderson. Heidegger’in felsefesine giriş için bkz. Martin Heidegger ve Varlık: Neden Hiçbir Şey Olmasın da Bir Şeyler Var? ve Martin Heidegger ve Teknoloji, Matthew Sanderson.

[5] Bilinç ve fenomenler arasındaki ilişki, yani bilincin her zaman bir şeyin bilinci olması, yani her zaman bir şeye yönelik ya da bir şey hakkında olması, fenomenologların “yönelimsellik” dediği şeydir. Yönelimsellik kavramına giriş için bkz. Yönelimsellik, Addison Ellis. Ancak bazı fenomenologlar (örneğin, Henry 2002 ve Marion 2001), yönelimselliğin fenomenlerin bilince görünmesinin yalnızca bir yolu, yani yalnızca bir “fenomenalite” türü olduğunu savunur. Bunun nedeni, yönelimselliği her zaman ayrı, farklı nesnelerin ya da bireysel varlıkların bilinci olarak görmeleri, ancak insanların bazı fenomenleri nesne olarak anlaşılmayacak şekilde deneyimlediğini öne sürmeleridir.

[6] Örneğin, Husserl (2014), fenomenlerin bize nasıl göründüğünü incelemek için, fenomenin nedenini ya da ne olduğunu (örneğin, kimyasal bileşimini) “paranteze almanın” (yani zihinsel olarak bir kenara bırakmanın) gerekli olduğunu savunmuştur. Örneğin, fenomenologlar, ağaçların zihnimize nasıl göründüğünü inceler, onların hangi kimyasal bileşiklerden oluştuğunu anlamaya çalışmaz. Husserl, bu fenomen inceleme yöntemini “fenomenolojik indirgeme” olarak adlandırır; bu, kişinin dikkatini yalnızca birinci şahıs perspektifinden deneyimin nasıl olduğuna odaklanmasını ifade eder.

[7] Muhtemelen her fenomenolog, fenomenolojiyi farklı bir çalışma için temel olarak görür: Husserl (1970) bilim için; Heidegger (2008/1927) ontoloji (yani varlıkların Varlık çalışması) için; Merleau-Ponty (2010/1945) psikoloji için; Levinas (1969/1961) etik için; ve benzeri.

[8] Örneğin, koşucunun zirve hissinin deneyimini bilmeden, bu deneyimi kimin yaşadığını belirleyemeyiz ve dolayısıyla kimin beynini ve ne zaman inceleyeceğimizi bilemeyiz. Koşucunun zirve hissini hiç duymamış bir beyin araştırmacısı, neyi açıklamaya çalıştığını ya da beyindeki olayların bu deneyimle ne zaman ilişkilendirilebileceğini bilemez. Elbette bir kişinin koşarken beynini tarayabilir ve beyindeki değişiklikleri gözlemleyebilir, ancak bu değişikliklerden hangisinin koşucunun zirve hissi deneyimine karşılık geldiğini, diğer koşu deneyimlerinden ayırması mümkün olmaz.

[9] Muhtemelen her fenomenolog, insan deneyimlerine yönelik indirgemeci yaklaşımlara karşı farklı bir şekilde mücadele eder: Husserl (1970), bilimin deneyimi doğal nedenlere indirgemesine karşı; Heidegger (2008/1927), metafiziğin Varlığı varlıklara indirgemesine karşı; Merleau-Ponty (2019/1945), psikolojinin yaşanan bedeni (yani bedeni öznel olarak deneyimlediğimiz haliyle) dünyadaki başka bir nesneye indirgemesine karşı; Henry (2002), modern kültürün (onun “barbarlık” dediği) öznelliği (yani benlik deneyimini) dünyadaki davranışlara indirgemesine karşı; ve benzeri.

[10] Burada tarif edilen süreç, büyük ölçüde Husserl tarafından en kapsamlı şekilde kullanılan yöntemdir. Her fenomenolog, fenomenoloji anlayışlarına ve tarif etmeye çalıştıkları fenomenler için en iyi olduğunu düşündükleri yönteme göre Husserl’in yöntemini yeniden şekillendirir. Ancak muhtemelen her fenomenolog, bu özetin fenomenolojik yöntemin özünü kapsadığını onaylayabilir.

[11] Bu “paranteze alma” yöntemi, Husserl’in “fenomenolojik indirgeme” dediği şeydir. Husserl’den sonraki her fenomenolog, kendi indirgeme versiyonunu kullanır, ancak bunu açıkça böyle adlandırmasalar bile. Ayrıca Husserl’in versiyonunu farklı nedenlerle eleştirirler. Bu tür eleştiri ve revizyon örnekleri için bkz. Heidegger (2008/1927) ve Marion (2002). Fenomenologların bilimsel açıklamaları paranteze alması, bunların yanlış olduğu düşündükleri için değil, sadece fenomenlerin zihnimize nasıl göründüğüne tam dikkat verebilmek içindir.

[12] Husserl (2014), bir deneyimin hangi unsurlarının gerekli ya da temel olduğunu düşünme sürecini “hayali varyasyon” ya da “hayalde özgür varyasyon” olarak adlandırır. Bu, deneyimin varyasyonlarını hayal etmeyi—örneğin, deneyimin özelliklerini zihinsel olarak ekleyip çıkarmayı—içerir, böylece deneyimi o yapan temel özellikleri keşfeder. Bu yöntem, fenomenolojik indirgemenin bir parçasıdır.

[13] İçsel benlik tarifesi için bkz. Henry (2002).

[14] Yaşanan beden tarifesi için bkz. Merleau-Ponty (2010/1945).

[15] Başka bir kişinin yüzünü deneyimleme tarifesi için bkz. Levinas (1969/1961). Levinas, yüzün etik bir tepki talep ettiğine inanır ve bu nedenle yüz yüze ilişkinin ahlaki sorumluluğun kökeni olduğunu düşünür.

Sponsor

[16] Özgürlük deneyimi ya da filozofların genellikle “özgür irade” dediği şeyin tarifesi için bkz. Sartre (2021/1943). Teknik olarak Sartre, seçme yeteneğimizi bir irade türü olarak görmez, daha çok bilincin doğası olarak kabul eder. Özgür irade felsefesine giriş için bkz. Özgür İrade ve Özgür Seçim, Jonah Nagashima ve Özgür İrade ve Ahlaki Sorumluluk, Chelsea Haramia. Sartre’ın felsefesine giriş için bkz. “Cehennem Diğer İnsanlardır”: Jean-Paul Sartre ve Kişisel İlişkiler, Kiki Beck ve Varoluşçuluk, Addison Ellis.

[17] Sellars (1997), Rorty (2017), Derrida (1989) ve Foucault (1994) gibi birçok kişi, fenomenolojiyi bu şekilde eleştirdiği şeklinde anlaşılabilir.

[18] Muhtemelen her fenomenolog bu noktayı kendi tarzında ifade eder. İyi bir örnek için bkz. Husserl (1970).

[19] Hayatın anlamına dair felsefi düşüncelere giriş için bkz. Hayatta Anlam: Hayatımızı Anlamlı Kılan Nedir? ve Hayatın Anlamı: Mesele Ne?, Matthew Pianalto.


Sen bu konuda ne düşünüyorsun? Deneyimlerini yorumlarda paylaş, yazıyı arkadaşlarınla paylaşmayı da unutma!


Referanslar

Derrida, Jacques. (1989). Edmund Husserl’in “Geometrinin Kökeni”: Bir Giriş. University of Nebraska Press.

Foucault, Michel. (1994). Şeylerin Düzeni: İnsan Bilimlerinin Arkeolojisi. Vintage.

Heidegger, Martin. (2008/1927). Varlık ve Zaman. Harper.

Henry, Michel. (2002). Ben Gerçeğim: Hıristiyanlık Felsefesine Doğru. Stanford University Press.

Husserl, Edmund. (2014). Saf Fenomenoloji ve Fenomenolojik Felsefe İçin Fikirler. Hackett Publishing.

Husserl, Edmund. (1970). Avrupa Bilimlerinin Krizi ve Transandantal Fenomenoloji: Fenomenolojik Felsefeye Giriş. Northwestern University Press.

Husserl, Edmund. (2001/1900). Mantıksal Araştırmalar. Routledge.

Levinas, Emmanuel. (1969/1961). Bütünlük ve Sonsuzluk: Dışsallık Üzerine Bir Deneme. Duquesne University Press.

Linden, David J. (2025). “Koşucunun Zirve Hissinin Gerçeği ve Koşmanın Diğer Zihinsel Faydaları.” Johns Hopkins Medicine. Son erişim 9 Temmuz 2025.

Marion, Jean-Luc. (2002). Verilmişlik: Verilmişlik Fenomenolojisine Doğru. Stanford University Press.

Sponsor

Marion, Jean-Luc. (2001). Aşırılık: Doygun Fenomenler Üzerine Çalışmalar. Fordham University Press.

Mayo Clinic. (1 Ağustos 2023). “Kronik stres sağlığını riske atar.” Son erişim 12 Temmuz 2025.

Merleau-Ponty, Maurice. (2010/1945). Algı Fenomenolojisi. Routledge.

Moran, Dermont. (2000). Fenomenolojiye Giriş. Routledge.

National Eye Institute. (20 Nisan 2022). “Gözler Nasıl Çalışır.” Son erişim 9 Temmuz 2025.

Rorty, Richard. (2017/1979). Felsefe ve Doğanın Aynası. Princeton University Press.

Sartre, Jean-Paul. (2021/1943). Varlık ve Hiçlik. Simon and Schuster.

Schwarcz, Joe. (12/10/2021). “Sarılmak ister misin? Kişilik, oksitosinden daha etkili olabilir.” McGill Office for Science and Society. Son erişim 9 Temmuz 2025.

Sellars, Wilfrid. (1997). Ampirizm ve Zihin Felsefesi. Harvard University Press.

Sokolowski, Robert. (1999). Fenomenolojiye Giriş. Cambridge University Press.

Zahavi, Dan. (2025). Fenomenoloji: Temeller. Routledge.

Wikipedia. (2025). “Frisson.” Son erişim 9 Temmuz 2025.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlginizi Çekebilir

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün!