
Tarih, maalesef korkunç olaylarla dolu. Bu kötülüklere de genellikle kurbanları hayvanlara benzeten bir dil eşlik ediyor. Mesela, Amerika’nın güneyindeki beyazlar, siyahi erkekleri linç etmeyi tavuk, yılan ya da pire öldürmekle bir tutmuş. Naziler, Holokost sırasında Yahudilere “haşere” demiş. 1994’teki Ruanda soykırımında ise Hutular, Tutsilerden “yılan” ve “hamamböceği” diye bahsetmiş.[1] Kitlesel şiddet uygulayanlar, kurbanlarına aynı zamanda virüs, kanser gibi hastalıklar, hatta şeytanlar ve canavarlar da demişler.[2]
Toplu katliamlar ve bu tür benzetmeler arasındaki bu sıkı bağ, aklımıza insanlıktan çıkarma diye bir kavram getiriyor. Bu kavram, bir kişiyi ya da bir grubu hatalı bir şekilde insan-altı bir varlık olarak görmek veya ona öyle davranmak anlamına geliyor.[3]
Peki, birine ya da bir gruba “insan-altı” gibi davranmak veya onları öyle görmek tam olarak ne anlama geliyor? Bu eylemler ve inançlar birbiriyle nasıl bağlantılı olabilir?
Bu yazıda, insanlıktan çıkarma kavramını daha iyi anlayabilmek için bu sorulara verilen önemli cevapları seninle birlikte inceleyeceğiz.
1. İnsanlıktan Çıkarma Nedir, Ne Değildir? 🤔
Toplu tecavüz, soykırım ve linç gibi korkunç olayların ötesinde, akademisyenler neyin insanlıktan çıkarma sayılıp sayılmayacağı konusunda pek anlaşamıyor. Bazıları mahkumlara, engellilere ve yaşlılara yönelik kötü muamelenin de bu kavrama dahil olduğunu savunuyor.[4]
İnsanlıktan çıkarma eylemleri çok ama çok yanlış, hatta şeytani kabul edilir.[5] Ama her çok yanlış eylem de insanlıktan çıkarma sayılmaz. Mesela, yoksul bir ailenin son parasını dolandırmak çok yanlıştır, ama pek kimse buna insanlıktan çıkarma demez.[6]
Eğer bu kavramı çok geniş tutarsak, anlamını yitirir. İnançları ve davranışları neyin “insanlıktan çıkarıcı” yaptığını anlamak, gerçekte neyin bu kavrama girdiğini daha iyi ayırt etmemize yardımcı olabilir.[7]
2. “İnsan-Altı” Gören İnançlar 🧠
Bazılarına göre insanlıktan çıkarma, bir başkasının insan-altı bir varlık, yani insandan daha aşağı bir yaratık olduğuna dair bir inançtan kaynaklanır.[8] İnsanlıktan çıkarıcı muamele de bu inancın ardından gelen her türlü ciddi kötü davranıştır.
Belki aklına ilk gelen şudur: Birini insan-altı görmek, onu kötü muameleyi haklı çıkardığı düşünülen olumsuz bir şekilde, mecazi anlamda, insan-altı bir varlığa benzetmek demektir. Bu düşünce, insanlıktan çıkarılan insanların ne yönden hayvanlara benzetildiğini ve bu sözde benzerliğin onlara kötü davranmayı nasıl meşrulaştırdığını açıklamamızı gerektirir. Mesela Naziler, kurbanlarını ne açıdan haşere olarak görüyordu ve bu iddia edilen benzerlikler onların davranışlarını nasıl haklı kılabilirdi? Bir açıklama olmadan bu yaklaşım, insanlıktan çıkaranların ne düşündüğünü ve onları neyin motive ettiğini anlamamıza pek yardımcı olmaz.
Bazı akademisyenler ise insanlıktan çıkarmanın, bir başkasını kelimenin tam anlamıyla bir insan-altı yaratık olarak görmek olduğunu savunuyor.[9] Mesela, Hutuların Tutsi kurbanlarına “hamamböceği” demesinin sebebinin, Tutsileri gerçekten hamamböceği olarak görmeleri olduğunu öne sürüyorlar. Yani, Tutsiler insan gibi görünseler de, bu görüşe göre Hutular, onların içlerinde, özlerinde hamamböceklerinin “ruhu” olduğuna inanıyordu.[10]
İnsanlıktan çıkarmayı bir tür inanca bağlamanın bir avantajı var: Korkunç olayların neden yaşandığını açıklıyor. Çünkü insanlıktan çıkaranlar, karşılarındakileri insan-altı yaratıklar olarak gördükleri için, onlara asla insan olarak gördükleri birine yapmayacakları şekilde davranmayı kendilerine hak görüyorlar.[11]
Ancak bu yaklaşımın bir zorluğu var. İnsanlıktan çıkarmayı inanca dayandırmak, onu tespit etmeyi zorlaştırabilir, çünkü birinin neye inandığını anlamak bazen güçtür. İnsanlar, kurbanlarını insan-altı olarak görmeseler bile onlara korkunç davranabilirler. Eğer insanlıktan çıkarıcı davranışlara, yani gözle görülebilen eylemlere odaklanırsak, durumu teşhis etmek daha kolay olabilir.[12]
3. “İnsan-Altı” Muamelesi Hành động
İnsanlara insan-altı muamelesi yapmak ne demek?
İnsanlara, insan-altı varlıklara davrandığımız gibi birebir aynı şekilde davranmak mı? Tecavüz ve linç gibi birçok insanlıktan çıkarma örneği, neredeyse hiç kimsenin, diyelim ki hayvanlara, bu şekilde davranmadığı düşünülürse, bu tanım pek de ideal değil.
Yoksa insanlara, insan-altı varlıklara davranıldığına benzer şekilde davranmak mı? Eğer öyleyse, bu “benzerliğin” açıklanması gerekir. Çocuklarını ve evcil hayvanlarını benzer şekilde beslemek normaldir, ama bir çocuğu yerdeki bir köpek mamasından beslemek kesinlikle normal değildir. Dolayısıyla, hangi davranışların insanlıktan çıkarıcı sayıldığına dair daha fazla detaya ihtiyacımız var.
İşte insanlıktan çıkarıcı muameleyi neyin özgün kıldığına dair üç öneri:
- Özgürlük ve kendi kaderini tayin etme gibi sadece insana özgü çıkarlarımızı gerçekleştirmemizi derinden engeller. İnsanlıktan çıkaranlar, kurbanlarının bu özgün insani çıkarlarla yansıyan insan doğasını reddeder.[13]
- Bir grup insanın yaygın bir şekilde baskı görmesini körükler.
- Hedeftekini insanlık topluluğundan dışlama amacı gibi özellikle kötü niyetler veya hedeflerle motive edilir.[14]
Ama bu önerilerin her birinin kendine göre zorlukları var. Birinci öneri, tüm cinayetlerin insanlıktan çıkarıcı olduğunu ima ediyor, çünkü çıkarlarımızı gerçekleştirmek yaşamaya devam etmemizi gerektirir. Kurban, insan-altı bir varlıkla kıyaslanmasa bile tüm cinayetlerin insanlıktan çıkarma olduğunu düşünmek, kavramı çok fazla genişletme riski taşır.
Birinci ve ikinci öneriler, birini yanlışlıkla veya kazara insanlıktan çıkarmanın mümkün olduğunu öne sürüyor ki bazıları bunu pek mantıklı bulmuyor. İnsanlıktan çıkarıcı bir ifadenin anlamını bilmeyen bir çocuk bunu birine söylerse, o çocuğu “insanlıktan çıkaran” olarak etiketlemek biraz ağır kaçar.[15]
Üçüncü öneri ise, eğer niyetlerini bilmiyorsak, birinin bir başkasını insanlıktan çıkarıp çıkarmadığını asla bilemeyeceğimizi söylüyor. Başkalarının niyetini çoğu zaman kesin olarak bilemediğimiz için, bu öneri bizi bazı kötü davranışların gerçekten insanlıktan çıkarıcı olup olmadığı konusunda kararsız bırakabilir.
Son olarak, her üç öneri de insanların neden insanlıktan çıkarıcı vahşetler işlediğini açıklamada yetersiz kalabilir. Çünkü bu tür davranışlar birçok farklı inanç ve motivasyondan kaynaklanabilir. Dolayısıyla, insanlıktan çıkarıcı eylemlerin ne olduğuna dair net bir tanımımız olsa bile, neden yaşandıkları konusunda hala emin olamayabiliriz.[16]
4. Diğer Sorular ve Merak Edilenler 🧐
İnsanlıktan çıkarma hakkında daha birçok soru var, mesela:
- İnsanlıktan çıkarma bireyleri tek tek hedef alabilir mi, yoksa sadece belirli ırk veya etnik grupların üyelerini mi hedefler?
- İnsanlıktan çıkarma, nesneleştirme, kadın düşmanlığı, ırkçılık, türcülük ve diğer baskı biçimleriyle nasıl bir benzerlik gösterir veya bunları nasıl içerir?[17]
- İnsanlıktan çıkarma genellikle yanlış olarak tanımlansa da, hiç ahlaki olarak kabul edilebilir mi? Eğer istismarcı bir ilişkideki biri, kendisine şiddet uygulayan kişiyi insan-altı olarak görürse ve bu, ilişkiyi bitirmesine yardımcı olursa, bu tür bir insanlıktan çıkarma haklı görülebilir mi?
5. Sonuç Olarak…
İnsanlıktan çıkarmayı daha iyi anlamak, insanların neden ve nasıl birbirlerine bu kadar korkunç şekillerde davrandıklarını anlamamıza yardımcı olabilir. Bu anlayış, gelecekteki vahşetleri daha başlamadan durdurmanın ilk adımlarından biri olabilir.
Tarihten bu örnekler seni de sarstı mı? İnsanlıktan çıkarma hakkında sen ne düşünüyorsun? Düşüncelerini yorumlarda bizimle paylaş, birlikte tartışalım! Yazıyı faydalı bulduysan sevdiklerine göndermeyi unutma.
Notlar
[1] Siyahi erkeklerle ilgili örnekler Smith’in (2022, s. 6) kitabında tartışılmaktadır. Nazi insanlıktan çıkarmasının belirgin bir örneği, 1940 yapımı Nazi propaganda filmi Ebedi Yahudi‘dir. Smith (2022, s. 203), filmin sonunu şöyle anlatır: Fareler mahzenlerde ve lağımlarda dolaşırken anlatıcı, “Fareler nerede ortaya çıkarsa, hastalık yayar ve ülkeye yok oluşu taşırlar. Onlar kurnaz, korkak ve zalimdirler, tıpkı Yahudilerin dünya ırklarını enfekte etmesi gibi büyük sürüler halinde seyahat ederler” der. Ruanda’nın ulusal dili olan Kinyarwanda’da kullanılan kelimeler ise “inzoka” ve “inyenzi” idi: bkz. Tirrell (2012).
[2] Bkz. Smith (2016, 2020, 2021).
[3] Burada ve bu yazının tamamında, insanlıktan çıkarma üzerine yapılan akademik literatürde “insan” kelimesinin genellikle biyolojik değil, ahlaki bir kategori olarak anlaşıldığını belirtmek önemlidir. Yani, bir şeylere “insan” dememizin sebebi sadece homo sapiens olmaları değil, başkaları tarafından belirli bir şekilde muamele görme hakkına sahip olmalarıdır. Bu anlamda “insan” sayılmayan biyolojik insan varlıkları olabilir (örneğin, insan embriyoları) ve biyolojik olarak insan olmayan ama ahlaki açıdan “insan” olarak anlaşılabilecek yaratıklar olabilir (Star Trek’teki Mr. Spock gibi bilim kurgu karakterleri).
Ayrıca, tüm filozofların “insanlıktan çıkarma”daki “insan” kelimesinin öncelikle ahlaki terimlerle anlaşılması gerektiği konusunda hemfikir olmadığını da belirtmek önemlidir. Örneğin Kronfeldner (2024), bağlama bağlı olarak, insanlıktan çıkaranların inkar ettiği “insanlığın” az önce bahsedilen ahlaki özelliğe, insan türüne grup üyeliğine, insanlara özgü özelliklerin sergilenmesine veya bu üçünün bir kombinasyonuna atıfta bulunabileceğini savunur.
Burada sunulan ilk insanlıktan çıkarma tanımı, bu alandaki tüm akademisyenlerin kabul ettiği bir tanım değildir. Mills’in (2015) hesabı gibi bazı insanlıktan çıkarma açıklamaları, insanları sadece insandan aşağı değil, aynı zamanda daha az insan olarak görmeyi de “insanlıktan çıkarma” teriminin kapsamına alır.
Son olarak, insanlıktan çıkarmayı insanlara hayvanlar gibi davranmak olarak anlamanın, hayvanlara kötü muamelenin ahlaki olarak haklı olduğu anlamına gelmediğini kabul etmek gerekir: aslında, bunun haklı olmadığına dair birçok etkili argüman vardır.
[4] Bir hapishanede yaşanan insanlıktan çıkarma deneyimine dair kişisel bir anlatım için Davis’e (2023) bakabilirsin. Yaşlı istismarı ve engelli insanların istismarı örnekleri, Killmister (2023) tarafından insanlıktan çıkarma örnekleri olarak tartışılmaktadır. Killmister, bu örnekleri, insanlıktan çıkarmayı başkalarını “insan” kategorisinden dışlama olarak gören kendi tercih ettiği insanlıktan çıkarma hesabını desteklemek için kullanır: ancak, Mikkola ve Killmister’ın hesapları, insanlıktan çıkarmayı bir tür muamele olarak görmeleri açısından benzerdir.
[5] İnsanlıktan çıkarmanın yanlışlığı, etik teorilere başvurarak birçok şekilde açıklanabilir. Belki de en bariz ilgili etkili etik teori, kişilere saygısızlık etmeyi – rasyonel varlıkları sadece nesne olarak görmeyi – derinden yanlış bulan Kant’ın etiğidir.
[6] Ancak, dolandırıcı kurbanlarını eylemlerini meşrulaştırmak için açıkça hayvanlara veya canavarlara benzetseydi, buna insanlıktan çıkarma diyebilirdik. Ve Mikkola (2016) gibi bazı filozoflar, böyle bir benzetme yapılsa da yapılmasa da bu eylemi insanlıktan çıkarıcı olarak adlandırabilir.
[7] İnsanlıktan çıkarmayı daha iyi anlamaya çalışan filozoflar, genellikle bu kavramın diğer amaçlar için bize faydalı olacak tanımlarını vermeye motive olurlar: örneğin, Smith (2022), insanlıktan çıkarmayı, bu fenomeni inceleyen psikologlar için faydalı olacak şekilde anlamamızı açıkça talep eder, böylece faydalı açıklamalar ve müdahaleler geliştirebiliriz. Filozoflar, en azından, çoğu durumda çoğu insanın terimi kullanma şekliyle uyuşan ve insanlıktan çıkarmanın “kötü ve yanlış muamele” gibi ilgili kavramlardan nasıl farklı olduğunu açıkça ortaya koyan bir tanım arıyorlar, çünkü aksi takdirde, tanımladığımız şeyi tanımlamak için neden başka bir alternatif yerine “insanlıktan çıkarma” kelimesini kullandığımız net olmaz.
[8] “İnsan-altı bir yaratık”, ortaçağ Hristiyanlığındaki “varlıkların büyük zinciri” gibi bir ahlaki hiyerarşide insanların altına düşen bir varlık olurdu. Böyle bir hiyerarşide, bazı varlıklar, grup olarak, diğerlerinden ahlaki olarak üstün kabul edilir. Örneğin, varlıkların büyük zincirinde melekler insanların üzerine yerleştirilirken, insanlar maymunların, köpeklerin ve şeytanların üzerindeydi, bu da bunların hepsini insan-altı yaratık örnekleri yapıyor. Yani, bu bağlamda “insan-altı yaratıklar”, insan olmayan hayvanların yanı sıra şeytanları, iblisleri ve diğer canavarları da kapsayan bir terimdir. Robotlar, makineler ve cansız nesneler gibi diğer varlıklar da tartışmalı olarak bu kategoriye girebilir; ancak bunların dahil edilmesi tartışmalıdır, bu yazının sonuna doğru “Açık Sorular” bölümüne bakınız.
[9] Bu, Smith’in (2014, 2020, 2022) ve onun yaklaşımının savunucularının tercih ettiği pozisyondur.
[10] Bu insanlıktan çıkarma anlayışına yönelik temel bir zorluk, insanlıktan çıkaranların kurbanları hakkında konuşma biçimlerinde sık sık tutarsız olmalarıdır. Birçoğu, hedeflerine hem insan olmayan bir dil (“hamamböceği”, “köpek” veya “şeytan” gibi) hem de “suçlu” gibi insani bir dil kullanarak atıfta bulunmak arasında gidip gelir. Eğer Smith gibi insanlıktan çıkaranları kelimenin tam anlamıyla alacaksak, o zaman insanlıktan çıkaranlar temelden irrasyonel görünüyorlar çünkü kurbanlarını aynı anda hem insan hem de insan olmayan olarak görüyorlar. Smith, insanlıktan çıkarma hedeflerini hem insan hem de insan olmayan olarak görme arasındaki bu gerilime “insanlık sorunu” adını veriyor. Smith’in (2022) 12. bölümü, Manne’nin (2016, 2017) eleştirisine yanıt olarak bu sorunu açıklıyor. Ancak insanlık sorunu, Smith ve Manne arasındaki bu tartışmadan daha eskiye dayanır, Kronfeldner’in (2024) tartıştığı gibi.
Smith’in bu soruna çözümü, canavarlar hakkında daha derin düşünmemizi istiyor. Smith, korku filmi vampirleri ve zombileri gibi canavarları “metafiziksel olarak tehdit edici” olarak tanımlıyor, yani gerçekte olmadıkları halde insan gibi görünerek gerçeklik duygumuzu zorluyorlar. İnsanlıktan çıkaranların zihninde, insanlıktan çıkarılanlar, insan gibi görünüp insan özünden yoksun olmaları bakımından canavarlar gibidirler, bu da onları metafiziksel olarak tehdit edici kılar. Eğer insanlıktan çıkarılanlar canavar muamelesi görüyorsa, Smith şimdi insanlıktan çıkaranın kurbanını tanımlamak için neden hem insan olmayan hem de insani bir dil kullandığını açıklayabilir: Nazi’nin gözünde Yahudi, ne tam olarak insandır ne de tam olarak haşeredir. Bunun yerine, o üçüncü bir tür varlıktır, bir canavardır; görünüşte insana, derinde ise insan olmayana benzerlikleri vardır, bu da hem insani hem de insan olmayan karşılaştırmaları aynı anda uygun kılar, çünkü insanlıktan çıkarılanın tam olarak ne tür bir “canavar” olduğunu ifade edecek bir dilimiz yoktur.
[11] Bu açıklama hakkında daha fazla bilgi için, Smith’in (2022) 9. ve 10. bölümleri, Smith’in ideoloji teorisini ele alır. Smith, bu terimi başkalarına baskı yapma işlevi gören bir inançlar dizisi olarak tanımlar. Smith’in ideoloji teorisi, başkalarının insan olmayan özlerine dair inançların nereden geldiğini ve nasıl ve neden yayıldığını açıklamaya yardımcı olur.
[12] Bu yazıda ayrıntılı olarak tartışılmayan ek zorluklar arasında, tüm insanlıktan çıkarmanın mecazi olarak değil de kelimenin tam anlamıyla alınması gerektiği iddiası ve hesabının dereceli insanlıktan çıkarmayı (yani, insanların “insandan aşağı” yerine “daha az insan” olarak görüldüğü durumlar) barındıramamasıyla ilgili endişeler bulunmaktadır. Bazıları ayrıca insanlıktan çıkarma ile aşağılama ve nesneleştirme gibi ilgili kavramlar arasındaki sınırlar hakkında da endişe duymaktadır. Bu ve diğer zorluklar hakkında daha fazla bilgi için Phillips’e (2025) bakınız.
[13] Bu strateji, insanlıktan çıkarmayı “meşru insani çıkarlarımızdan bazılarında savunulamaz bir gerileme, bu gerilemenin ahlaki bir yaralanma teşkil ettiği durum” olarak tanımlayan Mikkola (2016) tarafından benimsenmiştir (Mikkola, s. 164). Mikkola’ya göre “ahlaki bir yaralanma”, “‘kurbanın değerinin gerçekleştirilmesini ve tanınmasını’ zedeleyen herhangi bir gerilemedir” (Mikkola, s. 159). Köleliğin bu tür nedenlerle insanlıktan çıkarıcı olduğu sık sık iddia edilir.
[14] Bu, Killmister (2023) tarafından savunulan pozisyona benzer.
[15] Burada, çocuğun, farklı, insanlıktan çıkarıcı inançlara veya niyetlere sahip biri tarafından yapıldığında insanlıktan çıkarıcı olacak bir tür eylemde bulunduğunu düşünebiliriz.
[16] Bu inançlar ne tür inançlar olabilir? Yine, belki de hedefin kelimenin tam anlamıyla insan-altı bir yaratık olduğu inancı, ama aynı zamanda hedefin bazı insan-altı yaratıklara ilgili bir şekilde benzediği inancı da olabilir. İnsanlıktan çıkaranlar, kurbanlarına insan-altı yaratıklar gibi davranabilirler çünkü bunu yapmamanın insanlıktan çıkaran için kötü kişisel, profesyonel veya diğer sosyal sonuçlara yol açabileceğine inanabilirler. İnsanlıktan çıkarma için iyi bir açıklama istiyorsak ve yukarıdaki insanlıktan çıkarıcı muamele için üç öneriden birini benimsiyorsak, bunların hepsinin dikkate alınması gerekebilir.
[17] Farklı filozofların insanlıktan çıkarma ve nesneleştirme arasındaki ilişkiyi nasıl anladıklarına ve nasıl anlayabileceklerine dair ayrıntılı bir döküm için Phillips’e (2025) bakınız.
İlgili bir başka soru da, insan olmayan hayvanların insanlıktan çıkarılıp çıkarılamayacağı ve eğer öyleyse, bunu tanımlamak için en iyi kavramın (veya kavramların) ne olabileceğidir, çünkü hayvanlar açıkça biyolojik olarak insan değildir. Dahası, eğer zeki, dost canlısı uzaylılar var olsaydı (veya var olmuş olsaydı), onlar insanlıktan çıkarılabilir miydi? Eğer bu tür uzaylılar birbirlerine insanlıktan çıkarmaya benzer şekilde kötü davranırlarsa, buna ne derler veya derlerdi? Biyolojik olarak insan olmadıkları için buna insanlıktan çıkarma demezlerdi, o halde yine, bunun için en iyi kavram ne olurdu? (Bu konuların bir dramatizasyonu için, 1991 yapımı Star Trek VI: Keşfedilmemiş Ülke filmindeki Klingon karakterlerden birinin “İnsan hakları. Neden, adı bile ırkçı” dediği sahneye bakınız).
Son olarak, açıkça insan olmayan yapay zekanın -hiç insanlıktan çıkarılıp çıkarılamayacağını merak edebiliriz:
Özetle, bu vakaların çeşitliliği, “insanlıktan çıkarma”nın burada ideal bir terminoloji olmayabileceğini düşündürüyor: belki de kişilikten çıkarma daha iyidir, çünkü insan olmayan ama insanlıktan çıkarmaya benzer şekillerde yanlış muamele görebilen veya görülebilen varlıklara da uygulanabilir.
Referanslar
Davis, Antoine. (2023) “Dehumanization: The Incarcerated Experience.” Seattle Journal for Social Justice 21(3), 689-692.
Haslam, Nick. (2006) “Dehumanization: An Integrative Review.” Personality and Social Psychology Review 10(3).
Killmister, Suzy. (2023). “A Metaphysics of Dehumanisation.” Philosophers’ Imprint, 23(22).
Kronfeldner, Maria. (2024) “The mirage of a ‘paradox’ of dehumanization: How to affirm the reality of dehumanization.” Journal of Social Philosophy.
Manne, Kate. (2016) “Humanism: A Critique.” Social Theory and Practice, 42(2): 389–415.
Manne, Kate. (2017) Down Girl: The Logic of Misogyny. New York: Oxford University Press.
McDonald, Lucy. (2024). Dehumanizing Speech. In Harmful Speech and Contestation (pp. 57-81). Cham: Springer International Publishing.
Mikkola, Mari. (2016) The Wrong of Injustice: Dehumanization and Its Role in Feminist Philosophy (Studies in Feminist Philosophy), New York: Oxford University Press.
Mills, Charles. (2015) “Bestial Inferiority: Locating Simianization within Racism” in Wulf D. Hund, Charles W. Mills, Silvia Sebastiani (eds), Simianization: Apes Gender, Class and Race. LIT Verlag.
Phillips, Ben. (2025) “Dehumanization.” The Stanford Encyclopedia of Philosophy.
Smith, David Livingstone. (2011) Less Than Human: Why We Demean, Enslave, and Exterminate Others. New York: St. Martin’s Press.
Smith, David Livingstone. (2020) On Inhumanity: Dehumanization and How to Resist It. New York: Oxford University Press.
Smith, David Livingstone. (2022) Making Monsters: The Uncanny Power of Dehumanization. Cambridge, MA: Harvard University Press.
Smith, David Livingstone. (2023) “Some conceptual deficits of psychological models of dehumanization.” Current Research in Ecological and Social Psychology 4.
Tirrell, Lynne. (2012). “Genocidal Language Games” In Ishani Maitra & Mary Kate McGowan, Speech and Harm: Controversies Over Free Speech. Oxford: Oxford University Press. pp. 174-221.





