Motivasyon

Karar Alma Tuzakları ve Risk Algısı Yaptığınız Seçimleri Nasıl Etkileyebilir?

"Zorluklar, güçlü insanlar yaratır. Güçlü insanlar, kolay zamanlar yaratır. Kolay zamanlar ise zayıf insanlar." - Gerry Garcia

Sandığımız kadar “akılcı” değiliz.

Hepimiz büyük kararlar alırken akılcı olduğumuzu düşünürüz, değil mi? “Bunu değerlendirdim, şunu göz önünde bulundurdum, işte en akılcı seçim!” diye düşünürüz ama… işin aslı biraz daha farklı.

Bilim diyor ki, çoğumuz düşündüğümüz kadar akılcı değiliz. Yıllarca süren araştırmalar, beynimizin aslında bu kadar bilgiyle baş edemediğini gösteriyor. Beynimiz, fazla bilgiyle uğraşmak yerine kolayca bir yol buluyor… yani kısa yollar yaratıyor. Farkında olmadan, bu “pratik” yollar bazen bizi psikolojik tuzaklara düşürüyor.

Ivey Business School’dan Profesör Laurel Austin bunu şöyle açıklıyor: “Beynimiz bu kadar bilgiyi işleyemez, bu yüzden kestirme yollar yaratıyor.” Yani, akılcı bir karar vermek yerine bazen, beynimiz en hızlı ve kolay çözümü bulmaya çalışıyor.

Eğer her gün birçok karar vermek zorunda kalan bir lidersen, bu tuzakları tanıyıp onlardan kaçınmak çok önemli. Bu fark, başarıyı veya başarısızlığı belirleyebilir. Yani, dikkatli ol! 😉

Yaygın Karar Alma Tuzakları

Çerçeveleme Tuzağı

Şunu kabul edelim, doğru karar vermek bazen “doğru soruyu sormakla” başlar. Yani, yanlış soruyu sorarsan, doğru cevapları bulman neredeyse imkansız! 😅 İşte bu yüzden çerçeveleme tuzağı, karar alma sürecinde karşılaşılan en tehlikeli ve yaygın tuzaklardan biri.

Bir problemin nasıl “sunulduğu” gerçekten çok önemli. Eğer bir soruyu kayıp üzerinden çerçevelersen, insanlar risk almaya daha yatkın olur. Ama aynı problemi kazanç üzerinden sunarsan, insanlar daha temkinli olur. Austin bunu şöyle açıklıyor: “Eğer problemi kayıp ihtimaliyle sunarsak, insanlar riskli bir seçeneği kabul etmeye daha istekli olurlar. Ama kazançla ilgili konuştuğumuzda, hemen daha dikkatli davranıyorlar.”

Bu tuzaktan kurtulmak için en iyi yöntem, soruyu birkaç farklı şekilde düşünmek ve her birinde karar verme şeklinin nasıl değişeceğini gözden geçirmek. Hani bazen şöyle düşünürüz ya, “Ya bir de bu açıdan bakmayı deneyelim,” işte o “bakış açıları” gerçekten fark yaratır! 😉

Doğrulama Tuzağı

Doğrulama yanlılığı, aslında neyin doğru olduğuna inandığımıza dair fikirlerimizi destekleyecek bilgi arama eğilimimizdir. Yani, beyinlerimiz aslında zaten inandığımızı doğrulayan şeylere bayılır! 😅

Austin buna şöyle açıklık getiriyor: “Beyinlerimiz doğrulayıcı kanıtları bulma konusunda oldukça başarılı. Bu kasıtlı bir şey değil,” diyor. “Genellikle, bir şeyin doğru olduğuna dair iç güdülerimiz olur, sonra buna uygun bilgileri ararız, fakat bu görüşümüze aykırı olanları ya reddederiz ya da farklı bir şekilde yorumlarız.”

Bu, iç güdülerimizi tamamen görmezden gelmemiz gerektiği anlamına gelmiyor tabii. Ama son bir karar vermeden önce, tüm kanıtları gözden geçirdiğinizden, birine “karşıt görüş” rolü oynaması için fırsat verdiğinizden emin olun. Kafanızda her iki tarafı da değerlendirin, böylece gerçekten doğru bir karar verdiğinizden emin olabilirsiniz. 😉

Çapa Tuzağı

Bir karar alırken bazen kafamızda bir rakam ya da bilgi belirir ve ondan sonra her şey o rakama odaklanır. İşte buna “çapa tuzağı” diyoruz. 🧠 Austin diyor ki: “Çapa, genellikle sayılarla ortaya çıkar. Bir sayıyı kafanda yer ettiğinde, o sayıya tutunma eğilimimiz olur, hatta o sayı rastgele bile olsa.”

Peki, neden böyle oluyor? Beynimiz ilk aldığı bilgiye fazla önem verir. Bu yüzden bir müzayede teklifinden, geçen yılın satış rakamlarından ya da geçmiş tüketici trendlerinden bile etkilenebiliriz. Ama dikkat! Eğer sadece bu çapa verilerine dayalı kararlar alırsak, büyük resme bakmayı unutabiliriz. Bu da iş dünyasında, özellikle hızla değişen koşullarda, kötü sonuçlar doğurabilir. 😬

Bunu aşmak için, bir problemi sadece tek bir açıdan değil, farklı açılardan değerlendirmeye çalış. Başkalarının görüşlerini alırken de, kafandaki fikirleri onlara hemen aktarmamaya dikkat et. Bu şekilde, danışmanlarını da “çapalamadan” daha objektif bir karar verebilirsin. 😉 Unutma, biraz daha esnek olmak her zaman daha iyi!

Durumun Korunması Tuzağı

Hepimiz değişimin zor olduğunu biliyoruz, değil mi? Farklı bir şey yapmak; risk almak demek, bir şeyler ters giderse eleştirilmek ve hayal kırıklığına uğramak demek. Bu yüzden, çoğu zaman mevcut durumu korumak, en kolay seçenek gibi geliyor. 😅

Ama durumun korunması, fırsatları kaçırmanıza ya da duraklamaya neden olabilir. Tabii ki, bazen bu doğru bir seçim olabilir, ancak asla tek alternatifiniz olmamalı. 🙅‍♂️

Bu tuzağa düşmemek için, diğer seçeneklerin hem bugünkü hem de gelecekteki artılarını ve eksilerini dikkate al. Mevcut durum dışında bir şeyler denemek, bazen hiç beklemediğiniz fırsatlar yaratabilir. Kendini fazla rahat hissetme, değişim çoğu zaman büyümenin anahtarıdır! 😉

Batık Maliyet Tuzağı

Bazen geçmişte verdiğimiz kararları savunma eğilimimiz vardır, hatta bu kararlar en iyi sonuca ulaşmasa bile! 😅 İş dünyasında, özellikle bir hata yapmışken bunu kabul etmek oldukça zor olabiliyor.

Ama şu unutulmasın ki, kayıplarını kesmek için ne zaman doğru zaman olduğunu bilmek gerçekten çok önemli. Eğer şüphedeysen, daha önce o kararı vermemiş insanlardan görüş al. Onların bakış açısı, sıkışıp kaldığın durumdan çıkmana yardımcı olabilir. 🌟

Bir lider olarak, çalışanlarının hatalarını kabul etmekten çekindiği bir ortam yaratmamaya dikkat et. Eğer insanlar hatalarını kabul etmekten korkarsa, yenilik ve gelişim de o ortamda tıkanır. Hatalar, büyüme fırsatıdır! 😉

Risk Algısı ve Karar Alma

Hadi gelin, risk algımızın çoğu zaman başımıza ne büyük dertler açtığını kabul edelim. 😅 Austin’e göre, bu algı karar alma sürecimizi o kadar etkiler ki, doğru tahmin yapmak gerçekten zorlaşır. Farkında bile olmadan, riskleri kafamızda büyütebiliriz ya da küçültebiliriz. Yani, bir bakmışsınız risk hiç de o kadar büyük değil, ya da tam tersi…

Austin şöyle diyor: “Risk algısı, biraz can sıkan bir şeydir. Genelde kararımızı vermeden önce riski düşünmüyoruz, karar verdikten sonra riskleri değerlendirmeye başlıyoruz. Eğer yapmak istediğimiz bir şeyse, risk hemen gözümüzde küçülür. Ama istemediğimiz bir şeyse, risk de bir dağ gibi görünür!”

Bir de şu var: Tanıdık risklere, ya da bizim kontrolümüzde olan risklere daha rahat katlanıyoruz. Hatta kısa vadede etkileyen şeyleri daha kolay kabullenebiliyoruz. 🙃

Bunu düşün, bazen bu algılar kararlarımızı öyle bir etkiliyor ki… Aslında tanımadığımız bir risk, korkutucu olabilir ama belki de biraz cesaretle aşılabilecek bir şeydir! 😉

Aşırı Güven Tuzağı

Güven duygusu tabii ki güzel bir şey, ama bazen bu güveni fazla abartabiliyoruz ve işte o zaman işler karışıyor! 😅

Austin diyor ki, “Bir konuda başkalarından daha iyi olduğumuzu düşündüğümüzde ya da olayları başkalarından daha fazla kontrol ettiğimizi hissettiğimizde, kendimize aşırı güveniyoruz. Bu da normalde almayacağımız risklere girmemize neden oluyor.”

Bu aşırı güven tuzağı, özellikle iş dünyasında fena sonuçlar doğurabiliyor. İşler çoğu zaman tahminlere dayanıyor ve tahmin yaparken, farklı olasılıkları göz önünde bulundurmak çok önemli. Eğer her şeyi “kesin” gibi düşünürsek, yanlış bir karar alabiliriz. 📉

Austin ayrıca, bu tuzağın yüksek riskli işlerde de başımıza bela olduğunu söylüyor. “Bir şeyleri her gün yapıp, bir zarar görmediğini düşünen insanlar, o işin riskini küçümsemeye başlarlar. Bu da, insanları, gerçekten tehlikede olduklarını fark etmeyip, gerekli güvenlik önlemlerini almamaya itebilir.”

Yani, işte şu aşırı güven tuzağına düşmemek için dikkatli olmak gerekiyor. Kendini her zaman bir adım geri çekip düşün, çünkü bazen ne kadar güvenli hissetsen de, risk her zaman var! 😉

Temkinlilik Tuzağı

Bazen riskleri yönetmekte fazla temkinli olmak, tıpkı fazla güvenli olmak kadar sorun yaratabiliyor. 🧐

Austin diyor ki, “En kötü senaryoya dayalı planlar yapmak, genellikle büyük maliyetlere yol açar, ama ek bir fayda sağlamaz.” Yani, her ihtimale karşı fazlasıyla temkinli olmak, aslında gereksiz harcamalar yapmanıza neden olabilir.

Bu tuzağa düşmemek için, farklı olasılıkları göz önünde bulundurmak ve başkalarından objektif geri dönüşler almak önemli. Hem temkinli hem de gerçekçi olmak, en iyisi!

Çünkü bazen, her şeyi kötüye hazırlayarak kendimize engel koymak, fırsatları kaçırmamıza yol açabilir. Bazen biraz cesaret ve denge gerekiyor! 😉

Sonradan Bilmişlik Tuzağı

Vallahi, geçmişi hatırlamak her zaman çok kolay, değil mi? 🙄 Hani şu, “Ben bunu zaten tahmin etmiştim!” diye düşündüğümüz anlar var ya… Ama gerçekte, genelde geleceği doğru tahmin ettiğimizi düşündüğümüzde, aslında pek de doğru tahmin etmiyoruzdur.

Austin diyor ki, “Eğer hep daha doğru bildiğimi hatırlarsam, o zaman geçmişteki tahminlerimi gerçekçi şekilde değerlendiremem. Bu da, hatalarımdan ders çıkarmama engel olur.” Yani geçmişi biraz süper kahraman gibi hatırlamak, aslında bize yanlış dersler veriyor olabilir.

Bu tuzağa düşmemek için, tahminlerinizi hep istatistikler veya objektif verilere dayandırmaya çalışın. Geçmişin “keşke şöyle yapsaydım” anılarına değil, mevcut verilere güvenmek daha sağlıklı olur. 📊

Sonuçta, geçmişin güzel hatıralarını kafamızda büyütsek de, geleceği doğru görmek için biraz daha mantıklı ve objektif olmalıyız! 😉

Temel Oran Problemi

Austin şöyle diyor: “Temel oran problemi, nadir görülen bir şeyin aslında çok düşük bir ihtimalle olacağı gerçeğidir. Yani, bir problemle karşılaştığınızda, bu problemin aslında çok nadir olduğunu unutmamalısınız. Yine de, büyük ihtimalle bu sorun yaşanmayacaktır.”

Bunu biraz daha basitleştirelim: Bazen, yeni bir bilgi duyduğumuzda, eski bilgileri bir kenara koyup, bu yeni veriye fazla odaklanabiliyoruz. Ama bu, tüm inançlarımızı aniden değiştirmemize neden olabilir, bu da bizi yanıltabilir. 😅

Bu tuzağa düşmemek için, riskleri değerlendirirken sadece bir veriye odaklanmamalıyız. Rastgele değişimler olabilir, dolayısıyla büyük resmi görmek ve önceden bildiklerimize de dikkat etmek önemli.

Yani, bazen bir tek bilgiye dayalı olarak aceleyle karar vermek yerine, her açıdan değerlendirme yapmak daha mantıklı olur! 😉

Odaklanma Yanılgısı

Beynimiz bazen ilginç ve sıra dışı olaylara o kadar takılır ki; sıradan, her gün yaşadığımız şeyleri gözden kaçırır. 🤔

Austin diyor ki: “Eğer her şeyin yolunda gittiği zamanları göz ardı edersek, yanlı bir örnekleme elde etmiş oluruz.” Yani, bir şeyler kötü olduğunda ya da çok ilginç bir şey yaşandığında hemen dikkatimiz dağılır ama aslında her şeyin normal gittiği anlar da önemli.

Bunun üstesinden gelmek için, sadece sıra dışı olayları değil, her şeyin yolunda olduğu zamanları da düşünmemiz gerekiyor. Yani, hem ilginç anları hem de sıradan anları dikkate alarak daha dengeli bir bakış açısı geliştirmeliyiz.

Yoksa, hep tek bir noktaya odaklanarak yanlış çıkarımlar yapabiliriz. 😉

Bir Karar Verici Ne Yapmalı?

Karar alma sürecinde beynimizin sürekli devrede olduğunu hepimiz biliyoruz, değil mi? Ama asıl mesele, beynimizin bilinçaltındaki önyargılar ve yanlış algıların kararlarımızı nasıl etkilediği. Her zaman doğru kararları verme formülü yok, fakat Austin’in liderlere önerdiği birkaç pratik ipucu var, bu sayede en yaygın tuzaklardan kaçınmak mümkün.

Hadi gel, bu önerilere birlikte bakalım ve hangi tuzaklardan uzak durmamız gerektiğini keşfedelim! 👇

Tehlikelerin Farkında Olun

Şimdi, karar almaya başlarken hepimiz biraz neşeliyiz, değil mi? “Bu işi kesinlikle hallederim” diye düşünebiliriz ama işin aslı biraz daha farklı. Austin diyor ki: “Aşırı iyimserlik ve kontrol yanılsaması özellikle yaygındır. Hepimiz bir şekilde kendimizi diğerlerinden daha iyi hissederiz.” 😅

Yani, bazen gerçekten de “Ben bu konuda süperim” diyerek, biraz fazla rahat olabiliyoruz. Hani, kendimize o kadar güveniyoruz ki, bazen bir şeylerin ters gidebileceğini göz ardı ediyoruz. Ama unutma, her zaman her şey mükemmel gitmeyecek!

O yüzden, “Bunu yapabilirim!” dediğinde bir adım geri atıp, riski de göz önünde bulundurmakta fayda var. Risk almak cesaret ister, ama “her şey yolunda” demek, gözümüzü biraz daha dikkatli açmamız gerektiği anlamına gelir. 😉

Sonuçta, “Yolumuza taş koyan ne olabilir ki?” dediğinde bile, o taşların üzerinden nasıl geçeceğini düşünmek, seni başarıya bir adım daha yaklaştırır. Hem kimse mükemmel değildir, değil mi? 😄

Rakiplerden Öğrenin

Bazen kendi yolumuzu çizerken, rakiplerin ne yaptığına göz atmayı unutuyoruz. Austin diyor ki: “İşletmeler çoğu zaman rakiplerinin ne yaptığını gözden kaçırıyor. Oysa onlar da bir şekilde ilerliyor ve yeni şeyler deniyorlar.”

Yani, bir yenilik yapmadan önce ya da yeni bir teknolojiye yatırım yapmadan önce, başkaları bu adımları atmış mı bir bakmakta fayda var. Başkalarının deneyimlerinden ders almak, seni bir adım öne çıkarabilir. 😉

Rakiplerin hata yapıyorsa, onlardan da ders alabilirsin. Eğer doğru bir şey yapıyorlarsa, bir kez daha düşünebilirsin. Sonuçta, öğrenmek her zaman kazandırır! 📚

İyi Karar Alma Süreçleri Oluşturun

Austin diyor ki: “Bir karar iyi sonuçlandığında, hemen ‘harika, mükemmel bir karar verdim!’ diyoruz. Ama kötü bir şey olursa da, ‘ahh, demek ki yanlış karar verdim!’ şeklinde düşünmeye başlıyoruz.” 😬

Ama gerçek şu ki, bu doğru değil. Yani, sadece sonuçlara bakarak kararlarımızı değerlendirip kendimize ya da başkalarına not vermek, biraz yanıltıcı olabilir. Bu yüzden Austin, şirketlerin doğru karar alma süreçleri oluşturmalarını öneriyor.

Ona göre, “İyi bir karar verdin ama işler ters gitti, o kişiyi cezalandırmak istemezsin. Bu işin riski! Hem şans da işin içinde.” Ama dikkat! Aynı şekilde sadece iyi sonuçları ödüllendirmek de bizi yanıltabilir. Çünkü, her şeyde biraz şans faktörü de var, öyle değil mi? 🎲

Yani, kararlarının sürecini sağlam tutman lazım. Sonuçlar gelip geçebilir ama doğru bir süreç seni hep ileriye taşır! Unutma, her zaman sadece kazançla değil, bazen kayıplarla da dersler alırsın. 🙌

Dayanıklılık Oluşturun

Austin, kararlar alırken çoğunlukla gelecekteki riskleri yönetmeye çalıştığımızı söylüyor ama işin gerçeği şu: COVID-19 pandemisi bize gösterdi ki, daha önce hiç yaşamadığımız bir şey için plan yapmak neredeyse imkansız. 😬

“Şu anda organizasyonlarda dayanıklılığı inşa etmenin önemini daha çok anlıyoruz. Yani, bir darbe aldığında toparlanabilme yeteneği,” diyor Austin. Ama bunu başarmak kolay değil, çünkü gerçekten yatırım yapman gerekiyor ve uzun vadeli düşünmek zor… 🙃

Austin, “Organizasyonların çoğu genellikle kısa vadeli kazançlara odaklanmaya eğilimlidir,” diyor. Kısa vadede bir şeyler kazanmak cazip olabilir ama uzun vadeli plan yapmayı gerektiren belirsizlikler göz korkutucu olabiliyor. Ve uzun vadeli plan yapmak, beynimizi fazlasıyla zorlayan bir şey.

Ama unutma, önemli olan sadece bugüne odaklanmak değil, yarına da sağlam adımlar atabilmek. Her darbe seni biraz daha güçlü kılar, önemli olan o darbeye karşı ne kadar sağlam durabileceğin. 💪


Bu yazıda paylaştığım karar alma tuzakları ve dayanıklılık oluşturma yolları seni nasıl etkiledi? Kendi deneyimlerinle ilgili düşüncelerini duymak gerçekten çok isterim! Yorumlarda paylaşabileceğin, belki de başka insanlara ilham verecek hikayelerin varsa, hemen bırak! 👇 Her bir yorum, hepimizin daha sağlam adımlar atmasına yardımcı olabilir. Unutma, hep birlikte güçlüyüz! 💬💪

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlginizi Çekebilir

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün!