Psikoloji

Tahammülsüzlüğün önüne geçmek için yapabilecekleriniz

“Hayatta en büyük keşif, bir insanın ruhunu sakinleştirip onu güçlendiren içsel kaynaklara sahip olmasıdır.” — Marcus Aurelius

Havalar soğuyor, şehirlerin temposu artıyor ve biz insanlar çoğu zaman kendi içimizde savruluyoruz; tahammül seviyemiz ise giderek düşüyor. Ülke gündemi, kendi gündemimiz, eksiklerimiz, fazlalarımız… Bu liste uzadıkça nefes almak bile zorlaşıyor. Ancak burada durup şu soruyu kendimize sormak çok kritik: Gerçekten bu düşük tahammül seviyemizle hayatın önümüze çıkardıklarıyla başa çıkabilir miyiz?

İlginizi Çekebilir

İçsel Hava Durumu: Duygularımız Bizi Nasıl Yönlendiriyor?

Fark ettiniz mi, mutluyken gülüp geçtiğiniz bir olaya mutsuzken nasıl tepki veriyorsunuz? Örneğin, günlük hayatta karşılaştığınız bir aksiliği mutluyken umursamayabilirken, mutsuz olduğunuzda aynı durumu dramatize edebiliyorsunuz. İçerideki “hava durumu” – yani ruh haliniz – tepkilerinizi çoğu zaman fark ettirmeden kontrol eder. Peki, bu durumda işler karıştığında algılarımız ne kadar güvenilir olur? Örneğin, bir arkadaşımızın soğuk bir tavır sergilediğini düşünüdüğümüzde, aslında onun stresli bir gün geçirdiğini göz ardı edebiliriz. Bu tür varsayımlar, gerçekte olmayan durumları doğruymuş gibi algılamamıza neden olabilir.

Bir örneğimiz var: Tüm ilişkilerdeki temel sorun aslında varsayımlardan gelir. Karşı tarafın düşüncelerini ya da niyetlerini “biliyoruz” diye varsaymak, zihnin oynadığı bir oyundur. Geçenlerde böyle bir konuşmanın içinde buldum kendimi. Karşımdaki kişi, kendi varsayımına inanıp durumu bireyselleştirince ne kadar kırıldığımı fark ettim. Eskiden olsa, saatlerce açıklama yapardım. Ama artık “Beni yanlış anlamışsın,” deyip yürüyerek geçiyorum.

Unutmayın: Kimsenin çöp torbası değiliz, kimseye kendimizi ispatlamak zorunda değiliz.

Tahammülsüzlüğün Altında Yatanlar: Şehir Hayatı ve Savrulma

Şehir hayatı tahammül seviyemizi nasıl etkiliyor?

Şehir Hayatının Temposu

Günlük koşturmacanın ve bitmeyen işlerin baskısı, sürekli bir acele hali yaratıyor. Bu tempo içinde kendimize zaman ayırmak neredeyse imkânsız hale geliyor.

Bireyselleşmenin Etkisi

Şehir yaşamında insanlar birbirinden kopuyor. Daha bireysel bir hayata çekildikçe, toplumsal bağlarımız zayıflıyor ve dayanışma hissi azalıyor. Bu durum, tahammül seviyemizi doğrudan etkiliyor. Günlük koşturmacanın, seslerin ve karmaşanın arasında kayboluyoruz. Kendimizi hep merkezde hissediyoruz; bu, zihnimizin bize oynadığı bir oyun olabilir mi?

20’li yaşlarımda, insanların davranışlarını ve olayların gidişatını hep kendimle ilgili zanneder, bir hata yaptığımı ya da yetersiz olduğumu düşünür ve bu yüzden çok yorulurdum. Şu anda bakıyorum da, bu yanılsama kendi canımı sıkıp tahammülümü tüketmekten başka bir şey getirmemiş. Oysa her birimiz, bu kaotik şartlara rağmen yaşam içinde bir yetenekle doğuyoruz. En büyük niyetimiz de o yeteneğimizi bulmak ve geliştirmek oluyor.

Ama nasıl? Hayatın savurmasından korunup kendi kökümüze sadık kalmayı nasıl başarırız?

Yaşam Kaynakları: Kendimize Tutunacak Alanlar Yaratmak

Kış aylarında sıcak bir bardak çayın, gökyüzüne bakmanın ya da dans kursuna gitmenin verdiği mutluluk ne kadar etkili olabilir? Bu gibi kaynaklar genellikle anı kurtarır; kısa vadeli bir tatmin sağlar ancak kalıcı bir denge yaratmak için yeterli olmaz. Bu nedenle, daha derin ve uzun vadeli etkiler yaratacak içsel kaynakların keşfine odaklanmamız gerekir. Yaşam kaynakları tam da bu noktada devreye girer. Onlar, sadece bir mola değil, aynı zamanda hayatta kalmamızı ve kendimize olan bağlılığımızı sürdürmemizi sağlayan dayanık noktalarıdır. Kaynaklar olmadan, modern hayatın kaotik temposunda tutunmak çok daha zor olur. Kaynaklar, bizi savrulmaların ortasında tutan, dengemizi koruyan öz enerjilerdir.

Kaynaklar dış faktörlerden (doğa, tatil, hediyeler) ya da iç faktörlerden (meditasyon, spor, yaratıcı faaliyetler) gelebilir. Ancak burada kritik olan şudur: Dış kaynaklara bağımlı kalmadan kendi içsel kaynaklarınızı keşfedin.

Hatırlatma: Güzel hava ya da tatil bir süre için mutluluk sağlar, ama köklerinizi derinleştiren kaynaklar kalıcı bir denge yaratır.

Kaynakları Nasıl Oluşturabilirsiniz?

  1. Düzenli bir rutin belirleyin: Sabah kalktığınızda nefes egzersizleri yapın.
  2. Hobilerinize zaman ayırın: Dans kursuna ya da resim atölyesine katılın.
  3. Fiziksel aktiviteleri unutmayın: Spor, hem fiziksel hem ruhsal enerji verir.

Benim Kaynağım: Sadhana Pratiği

Sadhana pratiği benim köklendiğim en büyük kaynaklardan biri. Bu pratiğe başlamak isteyenler için küçük bir öneri: Her gün aynı saatte, sabah veya akşam fark etmeksizin, kendinize sessiz bir alan oluşturun ve 5-10 dakika boyunca derin nefes alıp zihninizi dinlendirmeye odaklanın. Her sabah gün doğmadan önce 10-15 dakika boyunca sessiz bir ortamda oturarak derin nefes alıp meditasyon yapıyorum. Bu basit ama düzenli pratik, hem güne dengeli başlamamı hem de iç huzurumu korumamı sağlıyor. Sanskritçe bir kelime olan “sadhana”, arınma ve aydınlanmaya giden yolda düzenli yapılan pratik anlamına gelir. Bu pratiği yaparken zihnimi dinginleştiriyor ve kendi özüme dönüyorum. Bugün 200 günü aşkın süredir bu pratiği uyguluyorum ve hayatın savrulmalarında bana şürekli destek olduğunu hissediyorum.

Sizin de bir “sadhana” pratiğiniz olabilir. Belki yoga, belki sessiz bir sabah ritüeli… Önemli olan, size iyi gelen bir ritülelle kendi denge noktanızı oluşturmak.

Savrulmadan Yaşamak Mümkün

Hayat fırtınalı olabilir, ama bir ağaç gibi köklerimizi derinleştirerek bu fırtınalara meydan okuyabiliriz. Bunun yolu doğru kaynakları oluşturup, bunları sürekli beslemekten geçiyor. Günlük hayatınızı düzenli ve dengeli hale getirecek rutinler oluşturmak, hem fiziksel hem zihinsel olarak sizi destekleyecektir.

Unutmayın:

  • Kaynaklarınızı dışarıda aramayın, kendi içinizde bulun.
  • Günlük rutinlerinizle dengede kalın.
  • Hayatın savrulmalarına direnmek yerine köklerinizi derinleştirin.

Bu yazıdaki düşüncelerinizi ve deneyimlerinizi yorum bölümünde paylaşın. Birbirimizden öğrenecek çok şeyimiz var!

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlginizi Çekebilir

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün!