İlişkilerKişisel Gelişim

Temas Etmeme Kuralı İşe Yarıyor mu? 35 Büyük İşaret ve İpuçları

Temas etmeme kuralının işe yaradığını nasıl anlarsınız? 35 büyük işaretle iyileşme sürecinizi keşfedin. Hem sizde hem onlarda görülen ipuçları burada!

Temas Etmeme Kuralının İşe Yaradığını Gösteren 35 Büyük İşaret

Temas etmeme kuralının işe yarayıp yaramadığını mı merak ediyorsun? İşte hem sende hem de onda görülen gerçek işaretler, nihayet iyileştiğini, büyüdüğünü ve gücünü geri aldığını gösteriyor.

Ayrılıklar can yakar, değil mi? Ama asıl kafanı karıştıran şey o son kavga ya da mesaj değil, sonrasında gelen o sessizlik. Temas etmeme kuralına geçtiğinde her saniye bir saat gibi gelir. Mesaj yok, arama yok, beğeni yok. Sadece… koca bir boşluk. Peki, şu an bu kuralı uyguluyorsun, sence işe yaradığına dair ufak tefek işaretler görmeye başladın mı?

Elinde telefon, bir yanda kendine hâkim olduğun için gurur duyuyorsun, bir yanda da o telefonu blender’a atıp un ufak etmek istiyorsun. Seni düşünüyor mu? Pişman mı? Sen onun hikayelerini stalk’ladığın gibi o da seninkileri mi kontrol ediyor?

İşte bu, temas etmeme kuralının yarattığı duygusal çekişme. Ama şunu bil: o kadar kafa yorduğun sessizlik? Boş değil. Çoğu insanın sandığından çok daha büyük bir güce sahip bir alan.

Temas etmeme kuralı, “o sensiz neler yapıyor” meselesinden çok, “sen onsuz kim oluyorsun” meselesiyle ilgili. Ve işte bu odak değişimi, iyileşmenin başladığı yer.

Sponsor

Temas Etmeme Kuralından Gerçekten Ne Bekliyorsun?

Hadi açık konuşalım, dostum. Çoğumuz bu kuralı uygularken ilerlemek için değil, peşimizden koşulsun diye yaparız.

Anlaşılır bir durum. Hepimiz insanız, bağlantı kurmayı ve onaylanmayı deli gibi isteriz.

Ayrılıktan sonra resmen psikolojik bir yoksunluk yaşıyorum. Sanki bir bağımlılıktan kurtulmaya çalışır gibi. Bir araştırma, romantik reddedilmenin beyinde fiziksel ağrı ya da uyuşturucu isteğiyle aynı bölgeleri harekete geçirdiğini söylüyor.

Kaynak: Fisher, H. E., Aron, A., & Brown, L. L. (2010). Romantik aşk

Yani teması kestiğinde, bu sadece duygusal bir mesele değil, bildiğin bir detoks.

Ama işte sorun: Eğer bu kuralı bir bumerang gibi kullanırsan, yani geri dönsün diye atarsan, hâlâ gücünü ona teslim ediyorsun. İyileşmen onun tepkisine bağlı oluyor. Mesaj atarsa zafer senin, atmazsa dibe vuruyorsun.

Bu güçlenme değil, bu tam bir duygusal limbo.

Temas etmeme kuralı işe yaradığında, mesele onun ilgisini çekmek değil, senin kendi huzurunu geri kazanman. Bu senin duygusal sıfırlaman. Kendi değerini onun dikkat süresine bağlamayı bırakmanın yolu.

Bu süreç, yoğun duyguları kontrol etme becerisi olan duygusal düzenlemeye dayanıyor. Ve bu baya güçlü bir şey. Duygusal düzenlemeyi yapanlar daha yüksek öz saygı, daha iyi ilişkiler ve daha az depresyon yaşadığını söylüyor.

Kaynak: Gross, J. J. (2015). Duygu düzenleme: Güncel durum ve gelecek beklentiler

Sponsor

Evet, belki bu kural onu seni özlemeye iter. Belki mesaj atar. Ama mesele bu değil. Mesele, senin seni gerektiği gibi sevemeyen birini özlemeyi bırakman.

Ve belki de uzun zamandır ilk kez, kendini sevmeye başlıyorsun.

Temas Etmeme Neden İşe Yarar – Arkasındaki Psikoloji

Hadi gerçekçi olalım, terapistlerin ve duygusal zekâsı yüksek arkadaşlarının bu kurala yemin etmesinin bir sebebi var. Bu sadece bir flört numarası değil. Nörobilim, psikoloji ve biraz da duygusal sihrin birleşimi.

Önce şunu anlaman lazım: Ayrılıktan sonra beynin neler yaşıyor? Romantik aşk, beyninin ödül sistemini ateşliyor, tıpkı çikolata yediğinde ya da lotoyu kazandığında parlayan aynı devre.

Bu aşk birden yok olduğunda, beynin ne yapacağını şaşırıyor. Panikliyor, özlüyor, takıntı yapıyor. Bu yüzden gece 2’de ona mesaj atmak istiyorsun ya da adını gördüğümde çöküyorsun.

Temas etmeme, bu ilacı ortadan kaldırıyor. Ve her detoksta olduğu gibi, iyileşmeden önce can yakıyor.

Kaynak: Acevedo, B. P., Aron, A., Fisher, H. E., & Brown, L. L. (2011). Uzun süreli yoğun romantik aşkın nöral korelasyonları.

Psikolojik olarak, temas etmeme tepkisellik teorisine dayanıyor. Bir şey bir anda erişilemez hale geldiğinde, ona duyulan arzu tavan yapıyor.

Basitçe söyleyeyim: Sen kaybolduğunda değerli oluyorsun. Sessizliğin merak, pişmanlık, hatta kıskançlığı tetikliyor.

Kaynak: Brehm, J. W., & Brehm, S. S. (1981). Psikolojik Tepkisellik

Ama yine de, bu asıl hedef değil, sadece bir yan etki.

Asıl hedef? Sinir sistemine bir mola verdirmek. Temas etmeme, beynine geçmişte yaşamayı bırakıp geleceği yeniden ayarlamaya başlaması için alan tanıyor. İşte o zaman takıntı azalıyor. İşte o zaman huzur yavaşça sızıyor.

Ve bir anda, mesele onu geri kazanmak değil, yeniden kendin gibi hissetmek oluyor.

Temas Etmeme Kuralının Sende İşe Yaradığını Gösteren Büyük İşaretler 

İşte çoğu insanın unuttuğu kısım: Temas etmeme kuralı sadece onun neler yaptığıyla ilgili değil, senin nasıl iyileştiğinle ilgili.

Bu sadece zamanın geçmesi değil, ilerleme kaydetmek. Bu işaretlerin hepsi birden çıkmayabilir, ama birkaçını bile fark edersen, doğru yoldasın demektir.

Sponsor

İşte temas etmeme kuralının sende işe yaradığını gösteren gerçek işaretler:

1. Sürekli telefonunu kontrol etmiyorsun

Artık her beş dakikada bir DM’lerini yenilemiyor, onun adını aramıyorsun. Mesaj attı mı diye bakma isteğin? O yavaş yavaş kayboluyor.

Kopmaya başlıyorsun ve bu… baya özgürleştirici bir his.

2. Bütün bir günü onu düşünmeden geçirebiliyorsun

İlk başta imkânsız gibiydi, ama birden kendini gülerken, çalışırken ya da günü onun ismi beyninde pinpon topu gibi zıplamadan geçirirken yakalıyorsun. Zihninde ve kalbinde kendine yer açıyorsun.

3. Daha iyi uyuyorsun

Aklın her gece “ya şöyle olsaydı”larla yarışmıyor artık. Sabaha karşı 3’teki hüzün sarmalları? Eskisi kadar sık değil. Daha derin uyuyorsun, pişmanlık ya da umutla ağırlaşmadan uyanıyorsun.

4. Artık onun sosyal medyasını stalk’lamıyorsun

Eskiden bu senin günlük ritüelindi. Ama şimdi? Bunun sadece canını yaktığını fark ettin ve hikayelerini kontrol etmeyi ya da şifreli altyazılarını ayrılık arkeoloğu gibi analiz etmeyi bıraktın. Kendini sabote etme dürtüsüne direniyorsun.

5. Kendi zamanından keyif almaya başladın

Sessizlik artık korkutmuyor. Telefonuna uzanmadan ya da bir oyalanma ihtiyacı hissetmeden kendi kendine takılabiliyorsun. Kendi varlığın yeterli gelmeye başladı, bu da duygusal olgunlukta kocaman bir adım.

6. Tepki vermek yerine düşünüyorsun

Onun ne hissettiğine takılmak yerine daha derin sorular sormaya başladın: Bundan ne öğrendim? Sonra ne istiyorum? Bu büyüme demek. Artık sadece uyuşmuyor, işliyorsun.

7. Enerjini yeniden kendine yatırıyorsun

Spor salonuna dönmek, eski bir hobiye sarılmak ya da nihayet o yapılacaklar listesine el atmak… Eskiden ona harcadığın enerjiyi geri alıyorsun ve bu kendini gösteriyor. Yeniden kendin gibi hissetmeye başlıyorsun, bu da harika bir his.

8. Gelecek artık o kadar korkutucu değil

Yeni biriyle tanışma ya da yalnız kalma fikri seni felç etmiyor artık. Sadece hayatta kalmıyorsun, yeni olasılıkları hayal etmeye başlıyorsun ve sonra ne olacağını merak ediyorsun.

9. Duygusal kontrolü geri kazanıyorsun

Her şarkıda ağlamıyor ya da her anıda çöküyorsun. Duyguların hâlâ uğruyor, ama fazla kalmıyorlar. Onlarla boğulmadan oturmayı öğreniyorsun.

10. Kendinle gurur duyuyorsun

Temas etmeme kuralına sadık kaldığın her gün küçük bir zafer. Ve bir noktada fark ediyorsun ki, onu özlediğin için zayıf değilsin, ona ulaşmadığın için güçlüsün. Eski ilişkin için değil, gelecekteki kendin için çizgiyi koruyorsun.

11. Nihayet kendine karşı dürüst oluyorsun

Artık olanları süslemiyor ya da onun davranışlarını savunmuyorsun. İlişkinin ihtiyacın olan şey olmadığını nihayet kendine itiraf ediyorsun.

Belki de bir zamanlar kendine inandırdığın kadar nazik, ilgili ya da destekleyici değildi. Ve bu gerçek, yüzleşmesi zor olsa da, seni özgürleştiriyor.

12. Öz saygın yeniden inşa oluyor

İlişkiden önceki seni hatırlamaya ve o seni sevmeye başlıyorsun. Kaosta kaybolan özgüvenini yeniden keşfediyorsun.

Sponsor

Bu, daha fazla kendini ifade etmen, kendin için giyinmen ya da sadece daha dik yürümen olarak ortaya çıkıyor. Ve bu yüzeysel değil; derin, sessiz bir farkındalık ki, yanında biri olsun ya da olmasın, sen değerlisin.

13. Uzlaşma hayalleri kurmayı azaltıyorsun

O detaylı “tekrar karşılaşırız” hayalleri cazibesini yitiriyor. Romantik yeniden birleşme senaryolarını döngüde oynatmayı bırakıyorsun.

Bunun yerine, onsuz hayatının nasıl olabileceğine odaklanıyorsun, onun birdenbire geri dönmesi durumunda değil. Umutlara tutunmuyor, olasılıkları seçiyorsun.

14. Daha önce kaçırdığın kırmızı bayrakları fark ediyorsun

Zaman ve mesafe ile netlik geliyor. Onun söylediklerini ya da yaptıklarını hatırlıyorsun, uygun olmayan şeyleri, ve bunları mazur görmek yerine onlardan öğreniyorsun.

Seni kendinden şüphe ettiren ya da onu rahat ettirmek için kendini küçülttüğün ince yolları görüyorsun. Şimdi neyi hak ettiğini ve bir daha asla neler çekmeyeceğini fark ediyorsun.

15. Gelecek için gerçekten heyecanlanıyorsun

İster yeni bir arkadaşlık, ister bir gezi, yaratıcı bir proje ya da sadece daha fazla huzur olsun, geriye özlemle bakmak yerine ileriye umutla bakmaya başlıyorsun.

Bilinmeyen artık eskisi kadar korkutmuyor. O kıvılcım geri dönüyor, iyi bir şeyin geleceğine dair bir his, onun yüzünden değil, senin yüzünden.

16. Ayrılıktan bahsederken ağlamıyorsun

Onun adını anmak ya da bir arkadaşına neler olduğunu anlatmak artık seni duygusal bir çöküşe sürüklemiyor.

Hâlâ hissediyorsun, tabii ki, ama bu daha çok bir yara izi gibi, açık bir yara değil. Nihayet hikayeni acıyı yeniden yaşamadan paylaşabiliyorsun.

17. Başkalarına daha duygusal olarak açıksın

Arkadaşların konuştuğunda dikkatin dağılmıyor ya da duygusal olarak kapanmıyorsun. Yeniden dinliyorsun. Tamamen gülüyorsun. Orada oluyorsun. Çünkü artık hayatında olmayan birine duygusal olarak bağlı değilsin.

18. İyileşmeni destekleyen ritüeller yarattın

Sabahları günlük tutmak, meditasyon yapmak ya da müzikle akşam yürüyüşü… Sadece sana ait olan sakinlik ve netlik anları yarattın.

Bu alışkanlıklar, duygusal iskeletin oluyor ve kendini yeniden inşa etmene yardımcı oluyor.

19. Artık beklediğini hissetmiyorsun

Mesaj, bir işaret, bir tesadüf beklemenin o sessiz hissi kayboldu. Onun yeniden ortaya çıkması ihtimaline karşı hayatını durdurmuyorsun. Şimdiyi yaşıyorsun.

20. Kendini affediyorsun

Her hatayı tekrar tekrar oynatıp kendini suçlamıyorsun. Bir zamanlar ona verdiğin şefkati kendine sunmayı öğreniyorsun.

İster yeni bir arkadaşlık, ister bir gezi, yaratıcı bir proje ya da sadece daha fazla huzur olsun, geriye özlemle bakmak yerine ileriye umutla bakmaya başlıyorsun. İşte o zaman anlarsın: Temas etmeme kuralı sende işe yarıyor.

Sponsor

Temas Etmeme Kuralının Onda İşe Yaradığını Gösteren Açık İşaretler

En önemli dönüşüm sende olsa da, doğal olarak merak ediyorsun: Temas etmeme kuralı onda da işe yarıyor mu?

Gerçek şu ki, sessizlik herkesi farklı etkiler, ama etkiler. Duygusal, psikolojik ve davranışsal olarak. İşte yokluğun onun tarafında hissedildiğine dair işaretler:

1. Doğrudan ulaşıyor

İster bir mesaj, ister gece yarısı bir “naber” ya da seni hatırlatan bir meme olsun, bu net bir işaret. Boşluğu hissediyor ve bağlantıyı yeniden kurmaya çalışıyor, ne kadar sıradan görünse de.

2. Sosyal medyanla etkileşime giriyor

Gönderilerini beğeniyor, hikayelerini saniyeler içinde izliyor ya da çevrendeki insanları rastgele takip etmeye başlıyor. Bu ince dijital dürtüler, sessizliği tamamen kırmadan radarında kalmaya çalışmanın pasif yolları.

3. Ortak arkadaşlara seni soruyor

Birinden onun nasıl olduğunu sorduğunu duyarsan, bu tesadüfi değil. Arka planda bir merak, hâlâ aklında olduğunun bir göstergesi.

4. Nostaljik anıları gündeme getiriyor

Eğer ulaşırsa ve konuşmayı ortak anılara, iç şakalara ya da “o geceyi hatırlıyor musun…” gibi şeylere yönlendirirse, bu sadece laf olsun diye değil, duygusal bir kanca. Bağlantının hâlâ canlı olup olmadığını görmek için tanıdıklığa dalıyor.

Kaynak: Planalp, S. (1993). Duygu İletişimi: Sosyal, Ahlaki ve Kültürel Süreçler.

5. Şifreli veya duygusal içerik paylaşıyor

Bu bir hüzünlü alıntı, bir eski fotoğraf ya da “pişmanlık” diye bağıran bir şarkı sözü olabilir. Eski sevgililer genellikle dolaylı iletişimle, doğrudan söyleyemediklerini ifade eder. Gizli iletişim teorisine göre, insanlar kaybolan bağlantıları yeniden kurmak için dolaylı sinyaller kullanır.

6. Sık gittiğin yerlerde ortaya çıkıyor

Eğer birden sevdiğin o kahvecide ya da ortak arkadaşların etkinliklerinde belirirse, bu büyük ihtimalle tesadüf değil. Özellikle de birlikteyken onun uğrak yeri değilse.

7. Engelini kaldırıyor ya da seni yeniden takip ediyor

Daha önce engellendiysen ve birden adının geri çıktığını görürsen, bu onun duygusal duruşunu yeniden değerlendirdiğinin güçlü bir işareti. Dijital bir davet.

8. Nötr mesajlarla nabız yokluyor

Belki “sadece halini hatırını sorayım dedim” ya da “bunu görünce seni hatırladım” gibi mesajlar. Bu mesajlar rastgele değil, duygusal nabız yoklamalar, senin tepki verip vermeyeceğini görmek için.

9. Kıskançlık gösteriyor

Doğrudan ya da iğneleyici yorumlarla kıskançlık işaretleri (kiminle takıldığını sormak ya da alaycı yorumlar yapmak gibi) hâlâ seni duygusal olarak önemli gördüğünü gösterir.

Kaynak: White, G. L., & Mullen, P. E. (1989). Kıskançlık: Teori, Araştırma ve Klinik Stratejiler.

10. Kapanış konuşmaları başlatıyor ya da büyük sorular soruyor

Eski sevgilin neler yanlış gitti, gerçekten nasılsın ya da neden böyle bitti gibi sorularla ulaşırsa, sadece cevap aramıyor, duygusal olarak işliyor. Ve büyük ihtimalle senin yokluğun bunu tetikledi.

11. Seni kıskandırmaya çalışıyor

Birden yeni bir flörtü sosyal medyada sergilemeye ya da onsuz ne kadar “mutlu” olduğunu vurgulamaya başlıyor. Bu özgüven değil, bir performans.

Sponsor

Araştırmalar, insanların reddedildikten sonra “eş değeri sergileme”yi psikolojik bir strateji olarak kullandığını öne sürüyor.

Kaynak: Buss, D. M. & Schmitt, D. P. (1993). Cinsel Stratejiler Teorisi: İnsan Çiftleşmesi Üzerine Evrimsel Bir Perspektif.

12. Duygusal uçlarda geziniyor

Bir an iyileşme ve pozitiflik hakkında paylaşım yapıyor, bir sonraki an kin ya da hüzünlü sözler paylaşıyor.

Bu tür duygusal dalgalanmalar, iç çatışmaya işaret eder; özlemle karışık kızgınlık. Çözülmemiş bir bağın klasik işaretleri.

13. Onun arkadaşları sana ulaşmaya başlıyor

Bazen o doğrudan ulaşmaz, ama birden onun en yakın arkadaşı hikayeni beğenir ya da ortak arkadaşına nasıl olduğunu sorar.

Bu vekâleten temas, genellikle onun hâlâ izlediğini, ama ilk adımı atmak için fazla gururlu ya da korkmuş olduğunu gösterir.

14. Büyük yaşam değişiklikleri yapmaya başlıyor

Nefret ettiği işi bırakıyor, terapiye başlıyor ya da spora dalıyor.

Yüzeyde bu bir büyüme. Ama bazen bu tepkisel, senin yokluğun onu kendi kusurlarıyla yüzleşmeye zorladığı bir kontrolü geri kazanma yolu.

15. “Yanlış mesajlar” ya da bahanelerle ulaşıyor

“Ups, yanlış kişiye yazdım.” Ya da Google’dan bulabileceği rastgele bir şey soruyor. Bu düşük riskli mesajlar nadiren tesadüfi, sessizliği kırmanın stratejik, fazla savunmasız görünmeyen bir yolu.

Temas Etmeme Kuralı İşe Yaramıyor Gibi Hissettirirse?

Hadi gerçekçi olalım, iyileşme her zaman düz bir çizgi değil. Temas etmeme kuralını uyguluyorsun diye bir anda özgür ve harika hissedeceksin diye bir şey yok. Hatta bazen işler iyiye gitmeden önce daha kötü hissettirebilir.

Hâlâ sürekli onu mu düşünüyorsun? Sessizlik neden huzurdan çok ceza gibi geliyor? Eğer bu noktadaysan, bir nefes al, yalnız değilsin.

Temas etmeme kuralı anında tatmin sağlamaz. Yavaş yavaş, bazen sessizce çalışır ve genellikle fark etmediğin yollarla. Duygusal iyileşme, yüzeyin altında açılan bir süreç.

İşe yaramıyor gibi hissettiren işaretler (ama muhtemelen işe yarıyor):

1. Hâlâ sosyal medyasını takıntılı bir şekilde kontrol ediyorsun

2. Onun ulaşmasını umuyorsun ve ulaşmadığında yıkılıyorsun

3. İyi ve kötü anıları döngüde oynatıyorsun

Sponsor

4. Bir öğleden sonra nostalji ve öfke arasında gidip geliyorsun

5. Onunla ilgili rüyalar ya da kâbuslar görüyorsun

Bunların hepsi normal. Beynin, hayatının merkezi bir parçası olan duygusal bir alışkanlıktan vazgeçmeye çalışıyor. Ve her türlü yoksunlukta olduğu gibi, işler sabitlenmeden önce karışır.

Kaynak: Davis, D., Shaver, P. R., & Vernon, M. L. (2003). Ayrılığa fiziksel, duygusal ve davranışsal tepkiler

Eğer bu durumdaysan, temas etmeme kuralının işe yaramadığını sanma. İşe yarıyor, ama bu acıtmayacağı anlamına gelmez. Asıl soru şu: Bu acıyı içe dönüp büyümek için mi kullanıyorsun, yoksa değerini doğrulayacak bir tepki mi bekliyorsun?

Eğer sıkışmış hissediyorsan:

1. İlerlemeni günlüğe yazmayı düşün

2. Bir terapist ya da güvenilir bir arkadaşla konuş

3. Seni şimdiye demirleyen günlük ritüeller yarat

4. Onunla ilgisi olmayan hedeflere odaklan

İlerleme her zaman iyi hissettirmez. Ama gerçek şu: İyileşme başlangıçta nadiren iyi hissettirir. Devam et. Onun ilgisine ihtiyaç duymadan bütün hisseden sen? O kişi zaten içinde oluşuyor.

Her temas etmeme yolculuğu bir gecede dönüşüm gibi hissettirmez. Bazen her şeyi “doğru” yapıyorsun ve hâlâ duygusal olarak sıkışmış hissediyorsun, bu sinir bozucu olabilir. Gerçek şu: İşe yaramıyor hissetmesi, işe yaramadığı anlamına gelmez.

İyileşme her zaman bariz değildir. Bazı günler karışıktır, bazı anlar geri adım gibi hissettirir ve beynin hâlâ seni geçmişe çekebilir. Ama o zaman bile, ilerleme kaydediyorsun.

Daha fazla zamana ya da biraz daha desteğe ihtiyacın olabileceğine dair işaretler:

1. Birden fazla kez temas etmeme kuralını bozdun ve sonra daha kötü hissettin

2. Hâlâ sosyal medyasını takıntılı bir şekilde kontrol ediyor, işaretler umuyorsun

3. Uzlaşma hakkında daha az değil, daha fazla hayal kuruyorsun

4. Onu düşündüğünde ruh halin düzenli olarak çöküyor

5. Odağını tamamen kendine geri çeviremedin

Bu, temas etmeme kuralının etkili olmadığı anlamına gelmez. Duygusal yaralarının daha derin olduğu ve sadece zamanla iyileşmekten daha fazlasına ihtiyaç duyabileceği anlamına gelir. İşte bu noktada terapi, günlük tutma ya da arkadaşlardan destek almak oyunun kurallarını değiştirebilir.

Temas Etmeme Kuralı Ne Kadar Sürer?

Ayrılıktan sonra en sık sorduğum sorulardan biri: “Temas etmeme kuralı işe yaramadan önce ne kadar süre devam etmeliyim?” Ama hadi bunu yeniden çerçeveleyelim: İşe yaraması ne demek? Onun geri dönmesi mi? Yoksa nihayet onu düşünmeden nefes alabilmen mi?

Çünkü gerçek şu: Temas etmeme kuralı bir zamanlı büyü değil. Garantili sonuçlarla 30 günlük bir meydan okuma değil. Duygusal bağın, ilişki geçmişin ve kendi büyümen için ne kadar çaba gösterdiğine bağlı olarak farklı şekilde açılan bir iyileşme süreci.

Yine de, araştırmalar ve gerçek hayattaki kalıplar bize bazı zaman çizelgeleri sunuyor:

21 Günlük Pencere: Alışkanlık Kesintisi Başlar

Duygusal alışkanlıkları bozmak yaklaşık üç hafta sürer. 21. gün civarında, beynin rutin bir bağlantıyı kestikten sonra kendini yeniden yapılandırmaya başlar. İşte o zaman birçok insan artık her gün ağlamadığını ya da ayrılık tarafından tüketilmediğini fark eder.

Kaynak: Lally, P., van Jaarsveld, C. H., Potts, H. W., & Wardle, J. (2010). Alışkanlıklar nasıl oluşur

30-45 Günlük Değişim: Duygusal Netlik Ortaya Çıkar

Bu aşamada, eğer temas etmeme kuralına sadık kaldıysan, duygusal tepkisellikten yansımaya bir geçiş yaşarsın. Daha az tetikleniyorsun ve onun neler yaptığını kontrol etmekten çok kendi kalıplarını anlamaya ilgi duyuyorsun.

60+ Gün: Derin İyileşme Kök Salar

İşte burada gerçek sihir gerçekleşir. Artık sadece işlev görmüyorsun, büyüyorsun. Kaç gün geçtiğini bile unutabilirsin. Bu, beklemeyi bırakıp ilerlemeye başladığının bir işareti.

Bağlanma tarzın burada büyük bir rol oynar. Kaygılı bağlanan biriysen, terk edilme korkularını yatıştırmak daha uzun sürebilir. Kaçınmacıysan, çabuk “iyi” hissedebilirsin ama duygusal işlemeyi erteleyebilirsin. İyileşme süreleri kişisel ve ne kadar sürerse sürsün geçerli.

Süre ne olursa olsun, anahtar tutarlılık. Temas etmeme kuralına ne kadar sadık kalırsan, geçmişinden o kadar çok güç geri alır ve geleceğine yeniden yatırım yaparsın.

İşe Yaradığında Ne Yapmalısın?

Temas etmeme kuralına sadık kaldın ve şimdi değişimi hissetmeye başlıyorsun. Sis dağılıyor. Artık midende bir çukurla uyanmıyorsun.

Belki de bir mem’e gülümserken kendini onu düşünmeden yakaladın. Oluyor. Temas etmeme kuralı işe yarıyor.

Peki şimdi ne yapacaksın?

İşte ilerlemeye devam etmek ve zor kazandığın ivmeyi kaybetmemek için yapman gerekenler:

1. Sınırlarını güçlü tut

Bu, suları test etme ya da “naber, sadece kontrol edeyim dedim” mesajı gönderme zamanı değil. Eğer ulaşırsa, nasıl ya da yanıt verip vermeyeceğine sen karar verirsin.

Ama temas etmeme kuralına neden başladığını unutma. Kapıları çok erken yeniden açmak, yeni kapanmaya başlayan yaraları yeniden açabilir.

2. Kısa vadeli rahatlama değil, uzun vadeli iyileşmeye odaklan

Acı hafifledi diye iyileşme bitti sanma. Terapiye gitmeye, günlük tutmaya ya da kendinle yeniden bağ kurmana yardımcı olan her neyse yapmaya devam et. İyileşme bir bitiş çizgisi değil, bir yaşam tarzı.

3. Yeni öz değerini pekiştir

Büyük ihtimalle bir ilişkiden ne istediğini, neye ihtiyacın olduğunu ve neyi hak ettiğini yeniden tanımladın. Buna sadık kal. Yeni standartlar belirle.

Sadece daha iyi hissettiğin ya da yalnız olduğun için onları düşürme. Geri dönmek için çok fazla çalıştın.

4. Geleceğini planla (o olmadan)

Bu, asla yeniden bağ kurmayacağın anlamına gelmez, ama şimdilik planların senin etrafında dönmeli. Seyahat et. Flört et. İnşa et. Nefes al. Hayatının onun yokluğunda genişlemesine izin ver.

5. Eğer ulaşırsa, sadece netlikle yanıt ver

Kimseye dramatik bir monolog borçlu değilsin. Geri dönerse, yanıt vermeden önce durakla. Kendine sor: Bu iyileştirici mi hissediyor, yoksa bu artık ihtiyacım olmayan bir doğrulama dozu mu?

Unutma, temas etmeme kuralı bir duraklama değil. Bir yol. Ve eğer işe yarıyorsa, bu zaten çok daha iyi bir yere doğru yarı yolda olduğun anlamına gelir, henüz tam göremesen bile.

İyileşme Onu Geri Getirmekle İlgili Değil, Seni Geri Getirmekle İlgili

Temas etmeme kuralı bir ters psikoloji numarası değil. Bu, kendini tekrar tekrar seçme şansı, bu zor olsa bile. Onu özlesen bile. Sadece sesini bir kez daha duymak için kuralı bozmak istesen bile.

O geri gelse de gelmese de, sen geri dönüyorsun. Ve bu, her şeyi değiştiren türden bir yeniden birleşme.

Eğer temas etmeme kuralının sende ya da onda işe yaradığını gösteren birkaç işaret bile fark ettiysen, bunu kanıt olarak al: Sessizliğin boş değil. Kutsal. Ve büyümeye ne kadar çok yaslanırsan, bu ayrılığın bir son olmadığını o kadar çok görürsün. Bu, kendine dönüşünün başlangıcıydı.


İyileşme yolculuğunuzu başlatmak için bu ipuçlarını deneyin ve yorumlarda deneyimlerinizi paylaşın!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlginizi Çekebilir

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün!