Yiyecek

Aşçılık Okulunda Öğrendiğim Evde Daha İyi Yemek Yapmamı Sağlayan 10 Şey

Aşçılık okulunda öğrendiğim ve evde yemek yapmayı geliştiren 10 ipucunu keşfedin. Daha lezzetli yemekler için bu pratik tüyoları hemen uygulayın!

Yemek yapmaya ilgim tam anlamıyla yetişkin olduktan (hatta biraz daha geç) başladı. Önce birkaç hobi amaçlı yemek kursuna katıldım, ardından profesyonel bir aşçılık okuluna gitmeye karar verdim. Aşçılık okulu eğitimi genelde restoranlarda şef olmak isteyenlere yönelik olsa da, orada öğrendiğim dersleri hâlâ her gün hatırlıyor ve uyguluyorum. Artık siz de bu derslerden faydalanabilirsiniz.

1 – Yemeği Servis Etmeden Önce Mutlaka Tadına Bak

İlk günden itibaren şef eğitmenim bu kuralı kafamıza kazımıştı: Yemeği servis etmeden önce mutlaka tadına bak ve biraz dokunuşa ihtiyacı olup olmadığını kontrol et. Çorba tatsız mı? Biraz limon sık ya da bir kaşık sirke ekle. Salata acı mı? Tuz ekle. Makarna kuru mu? Üzerine biraz zeytinyağı gezdir. Önemli olan şu: Tadına bakmadan neye ihtiyacı olduğunu asla bilemezsin. İtiraf ediyorum, bazen akşam yemeğini aceleyle hazırlarken bu adımı atlıyorum ve her seferinde pişman oluyorum.

2 – Tabağın Kenarını Sil

Yemekleri tencereden tabağa ya da bir kaseye aktarırken sıçramalar kaçınılmazdır. Ve belki de “Sadece eşim, çocuğum ya da ben yiyeceğim, tabağın kenarında birkaç damla spagetti sosu olsa ne olur ki?” diye düşünebilirsiniz. Ama temiz bir bez ya da kağıt havluyla bu sıçramaları silmek sadece iki saniyenizi alır ve yemeği anında daha çekici hale getirir. Bu yemeği hazırlamak için zaman harcadınız; tabağınızda da bunu hak ettiği şekilde gösterin.

3 – Tuzun Gücünden Yararlanın

Restoran yemeklerinin genelde bu kadar lezzetli olmasının sebeplerinden biri, şeflerin tuzu nasıl kullanacaklarını çok iyi bilmeleridir. Bazen bu, bolca tuz kullanmak anlamına gelse de, çoğu zaman ne zaman ve nasıl kullanılacağını bilmekle ilgilidir. Tuzun yemeklerin lezzetini ortaya çıkardığı bir gerçek, bu yüzden kullanmaktan korkmayın. Tuz hakkında bir makale yazabilirim (hatta yazdım), ama işte birkaç başlangıç ipucu: Sebze haşlıyorsanız (patates hariç), suyun deniz suyu kadar tuzlu olması gerekir. Makarna için biraz daha az tuzlu olabilir, ama çok fark olmamalı. Ve yemeği yemeden hemen önce üzerine gibi pul deniz tuzu serpmek, lezzetleri adeta patlatabilir.

4 – Tariflerdeki Pişirme Sürelerini Fazla Ciddiye Almayın

Aşçılık okulunda bir tarife başladığımızda, öğrencilerden biri mutlaka “Bu ne kadar sürede pişer?” diye sorardı. Eğitmen ise omuz silkerek, “Bilmiyorum,” derdi. Bu cevap sinir bozucuydu ama aynı zamanda tamamen mantıklıydı. Pişirme süresi, ocağın ısısı, tavanın boyutu ve malzemesi gibi birçok faktöre bağlıdır. Bu yüzden iyi tariflerde genelde hem süre hem de yemeğin ne zaman hazır olduğunu anlamanızı sağlayacak görsel ya da sıcaklık ipuçları bulunur. Süreyi genel bir rehber olarak kullanın, ama asıl olarak bu ipuçlarına güvenin.

5 – Her Şeyi Etiketleyin

Dondurucuya koyduğunuz o saklama poşetinde ya da kabında ne olduğunu hatırlayacağınızı düşünmek cazip gelebilir (bu kesinlikle chili, değil mi?) ya da buzdolabına koyduğunuz o kremamsı karışımın ne olduğunu (tabii ki artan salata sosu). Ama tahmin edin ne olacak? Muhtemelen hatırlamayacaksınız. Bunun kolay ve düşük maliyetli çözümü, mutfakta bir rulo maskeleme bandı ya da kü.ük etiketler. Her şeyi adıyla ve mümkünse tarihiyle etiketleyin. Bu, özellikle başkalarıyla yaşıyorsanız çok faydalıdır; böylece onlar da neyin ne olduğunu bilir. Belki onlar da bir şeyleri etiketler, kim bilir? Hayal kurmak serbest…

6 – Doğru Boyutta Kesme Tahtası Kullanın

Doğrama işinde tek bir boyut her duruma uymaz. Küçük ya da orta boy bir kesme tahtasında brokoli doğramak, dağınıklık ve karmaşa garantisidir. Küçük brokoli parçaları tezgahın her yerine dağılır ve tahtada, doğradığınız parçaları kenara itip ikinci bir brokoli başına geçecek yer kalmaz. Bunun yerine, aşçılık okulunda yaptığımız gibi, büyük bir kesme tahtası kullanın. Yıkaması zahmetli gibi gelebilir, ama bana güvenin, sonunda çok daha verimli olur. Ayrıca, küçük işler için bir küçük, kabak gibi orta boy işler için de bir orta boy kesme tahtası almak da faydalı olacaktır.

7 – Bıçaklarınızı Keskin Tutun

Yanlış gibi görünebilir, ama keskin bir bıçakla kendinizi kesme olasılığınız daha düşüktür. Örneğin, kör bir bıçak soğan doğrarken kayıp başparmağınıza saplanabilir. Ama jilet gibi keskin bir bıçak, neredeyse hiç baskı uygulamadan soğana kolayca girer. Bu bir kazan-kazan durumu: sağlam parmaklar ve daha kolay, neredeyse zahmetsiz doğrama. Aşçılık okulunda bıçaklarımızı nasıl bileyeceğimizi ve düzleştireceğimizi öğrendik. İtiraf ediyorum, bu alışkanlığı sürdüremedim. Bunun yerine, bıçaklarımı düzenli olarak bilenmeye götürüyorum ve siz de bunu yapmalısınız. Mutfak malzemesi satan mağazalar genelde iyi bir seçenek olur.

8 – Fırın Eldiveni Kullanmayın

Aşçılık okulunda fırın eldiveni diye bir şey yoktur. Tıpkı restoranlarda olduğu gibi, öğrenciler fırından kızartma tepsilerini çıkarmak ya da kızgın döküm tava sapını tutmak için (kuru! her zaman kuru!) mutfak havluları kullanır. Bu eğitimi aldıktan sonra, fırın eldivenleri beni deli ediyor. Eldiven gibi takmak, tam bir zaman kaybı! Hemen alıp çıkmak istiyorum. Acil durumlarda kuru mutfak havluları kullanıyorum, ama genelde büyük boy tutaçları tercih ediyorum. Yaklaşık 23×15 cm boyutundalar, bu yüzden bileğimden orta parmağımın ucuna kadar ellerimi koruyorlar. (Kare tutaçlarla uğraşmayın, yanmanız çok kolay.)

9 – Fırın İşlerinde Malzemelerinizi Tartın

Fırın işlerinde malzemeleri tartmanın, daha hassas ölçümler yapmanızı ve dolayısıyla daha başarılı sonuçlar elde etmenizi sağladığını duymuş olabilirsiniz. Kesinlikle doğru! Ama aşçılık okulunda öğrendiğim ve evde her fırın yaptığımda hatırlayıp mutlu olduğum bir şey daha var: Tartı kullanmak, ölçü kaplarıyla uğraşmayı ve sonra onları yıkamayı da ortadan kaldırır. Balı bir ölçü kabına sıkıp sonra o kabı yıkamak yerine, doğrudan karıştırma kabına belirli bir ağırlıkta bal dökmek çok daha kolaydır. 😊

10 – Dokuya Önem Verin

Bir yemeğin “iyi” olup olmadığını değerlendirirken genelde sadece tadını düşündüğümüzü sanırız, ama aslında çok daha fazlasını dikkate alırız. Tabii ki aroma ve aynı zamanda doku. Düz bir bal kabağı çorbasını düşünün, bir de üzerine kavrulmuş kabak çekirdeği serpilmiş bir bal kabağı çorbasını. Ya da sadece Sezar sosuyla karıştırılmış Romaine marulunu ve içine çıtır kruton eklenmiş aynı salatayı. Çoğu yemeğe çıtır-çıtırlık eklemek, onu yemeyi çok daha keyifli hale getirir ve bunu yapmak oldukça kolaydır: bir tutam doğranmış fındık, susam, kavrulmuş ekmek kırıntısı ya da hatta biraz pul deniz tuzu serpmek yeterli. 😊


Yemek yaparken sizin de hayatınızı kolaylaştıran ya da yemeklerinizi daha lezzetli hale getiren ipuçlarınız var mı? Bu listede en çok hangisi dikkatinizi çekti? Yorumlarda paylaşın, birlikte mutfakta daha da ustalaşalım! 🍳✨

Daha Fazla Göster

benCahil

Çok araştırıyordum, çok soru sordular. Bende yazmaya karar verdim. Biri kız biri oğlan 2 çocuk babası mutlu bir adam. Mottomuz: Merak Et, Keşfet, Sorgula ve Bilgiyi Paylaş! Bildiğim Tek Şey Hiç Bir Şey Bilemediğimdir. Yazdığım hiç bir yazıyı gece rüyamda görmedim, vahiy inmedi, ben keşfetmedim, internet çöplüğünde birden fazla kaynağı derleyip yayınladım sadece.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlginizi Çekebilir

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün!