Kişisel Gelişim

Mindful (Farkındalıklı) beslenme ve sezgisel beslenme arasında nasıl bir fark var?

"Yediğiniz şey bedeninizi besler, fakat düşünceleriniz ruhunuzu besler." – Eckhart Tolle

Yeme alışkanlıklarımızı zihinsel durumumuzdan ayırmamız neredeyse imkânsız, değil mi? Canımız sıkılınca çikolataya saldırmak, stresliyken abur cubura sarılmak… Bunlar hepimizin zaman zaman yaşadığı şeyler. Çünkü duygularımız, düşüncelerimiz ve inançlarımız ne yediğimizi doğrudan etkiliyor, kimi zaman iyi yönde, kimi zaman da tam tersi.

Eğer beslenme konusunda daha farkında olmak ya da yiyeceklerle ilgili seni aşağı çeken zararlı düşüncelerden kurtulmak istiyorsan, farkındalıklı beslenme veya sezgisel beslenme tam sana göre olabilir.

Şimdi, “Bu ikisi aynı şey değil mi zaten?” diye düşündüğünü duyar gibiyim. Haklısın, kelime olarak benzerler ve yöntemler arasında da ortak noktalar var. Ama işin aslı hiç de öyle değil. Her ikisinin kökenleri ve günlük hayatta uygulanma biçimleri oldukça farklı.

Peki, hangisi sana uygun? Belki farkındalıklı beslenme yolunda ilerlemek istersin, belki de sezgisel beslenme daha cazip gelir. Hatta neden ikisinden de ilham alıp kendi yönteminle ilerlemeyesin?

Bu yolculuğa çıkarken, bu iki yaklaşımın neler sunduğunu ve hangisinin sana daha çok hitap ettiğini birlikte keşfedeceğiz. Hazır mısın? 😉🍓

Farkındalıklı Beslenme Nedir?

Mindfulness son yıllarda popüler hale geldi, kabul. Ancak bu kavram hiç de yeni bir şey değil. Yargılamamak, sabırlı olmak ve anı yaşamak gibi fikirler, kökeni eski Budizm’e dayanan öğretilerden. Ama bu fikirleri bir dilim pizza yerken uygulamak, 20. yüzyıla kadar çok da yaygın değildi.

Burada Jon Kabat-Zinn ismini anmadan olmaz. Kendisi, mindfulness kavramını modern dünyada popülerleştiren kişi olarak biliniyor. 1970’lerin sonunda Massachusetts Üniversitesi’nde Mindfulness Merkezi’ni kurarak, farkındalık temelli stres azaltma (MBSR) programlarını geliştirdi. Hatta bir kuru üzümü aşırı yavaş yiyerek beş duyumuzla hissetme pratiği, onun öncülük ettiği çalışmalardan biri. Bu tür uygulamalar, yemek yeme anına daha fazla farkındalık katmanın yolunu açtı.

Son yıllarda farkındalıklı beslenme daha yaygın hale geldi, ama unutma: Bu, ticari bir diyet programı değil. Herkesin üzerinde hemfikir olduğu kesin kuralları yok. Peki özü nedir?

Farkındalıklı beslenme, yemek yemeden önce, yerken ve yedikten sonra şu ana odaklanma pratiğini içerir. Bu, bir dizi farklı uygulamayı kapsayabilir:

  • Yemek öncesi açlığını gerçekten hissetmek,
  • Her lokmayı yavaşça çiğneyip tadını fark etmek,
  • Duygusal açlıkla fiziksel açlık arasındaki farkı tanımak gibi.

Özetle, farkındalıklı beslenme yalnızca ne yediğinle değil, nasıl yediğinle de ilgilenmeni sağlar. Dürüst olmak gerekirse, biraz pratikle herkesin hayatına katabileceği küçük ama etkili bir farkındalık aracı bu. 🧘‍♀️🍽️

Farkındalıklı Beslenme Prensipleri

Farkındalıklı beslenme, basit ama güçlü alışkanlıklarla yeme deneyimini tamamen değiştirebilir. İşte bu yaklaşımın temel ilkeleri:

  • Dikkat dağıtıcıları en aza indirmek: Televizyonu kapat, telefonu bir kenara koy. Yemek yerken sadece yemeğe odaklan.
  • Tatları ve dokuları hissetmek: Yediğin her lokmanın tadını ve dokusunu fark et. Bir çileğin tatlılığı veya bir dilim ekmeğin çıtırlığı sana çok şey anlatabilir.
  • Beş duyuyu kullanmak: Yemeğin kokusu, görünüşü, dokusu, sesi (evet, çıtır çıtır yemekler!) ve tadı seni an’a bağlar.
  • Yavaş yemek ve iyi çiğnemek: Lokmalarını aceleye getirme. Yavaşla, tadını çıkar.
  • Küçük lokmalar almak veya çatalı-kaşığı arada bırakmak: Her lokmanın tadını hissetmek için araya küçük molalar koy.
  • Minnettarlık pratiği yapmak: Yemeğe başlamadan önce şükran duymak, zihnini daha olumlu bir moda sokar.
  • Açlık ve tokluk sinyallerine dikkat etmek: Bedeninin ne zaman aç, ne zaman doyduğunu fark et.
  • Yemeklere karşı hisleri yargılamadan kabul etmek: “Bu yemek kötü” gibi düşünceler yerine, yediğin şeye karşı hissettiğin duyguları fark et ve yargısızca gözlemle.

Bu prensipler sadece birer kural değil, aslında kendinle ve bedeninle daha güçlü bir bağ kurmanın anahtarları. Denemeye başladığında ne kadar fark yarattığını göreceksin. 🧘‍♂️🍲

Bilim Ne Diyor?

Farkındalıklı beslenmenin faydaları sadece yemeklerin tadını daha çok çıkarmaktan ibaret değil; bunun çok daha ötesine geçen, kanıtlanmış olumlu etkileri var.

Örneğin, Eating Behaviors dergisinde yayınlanan geniş kapsamlı bir sistematik inceleme, farkındalık eğitimi alan kişilerin tıkınırcasına yeme ve duygusal yeme davranışlarını azaltabildiklerini gösterdi.
Ayrıca, diğer araştırmalar farkındalığın artmasıyla kilo kaybı ve tip 2 diyabetin daha iyi yönetilmesi arasında pozitif bir ilişki buldu.

Yani, farkındalıklı beslenme hem fiziksel hem de zihinsel sağlık için güçlü bir araç. Sadece ne yediğin değil, nasıl yediğin de yaşam kaliteni doğrudan etkiliyor. Bir taşla birkaç kuş vurmak gibi düşünebilirsin, hem yemeğin tadını çıkar, hem daha sağlıklı alışkanlıklar geliştir. 😉🍴

Sezgisel Beslenme Nedir?

Farkındalıklı beslenme, zihinsel farkındalığı beslenme alışkanlıklarına genelleyen bir yaklaşımken, sezgisel beslenme daha yapılandırılmış bir yöntem sunar. 1990’larda diyetisyenler Elyse Resch ve Evelyn Tribole tarafından geliştirilen bu program, yemekle ilgili zararlı inançlardan (ve çoğu zaman bu inançlarla bağlantılı olan öz-değerlendirmelerden) özgürleşmeyi amaçlar.

Sezgisel beslenmenin hedefi, yargılamadan yemek yeme alışkanlığını geliştirmek. Program, kişilerin bedenlerindeki açlık ve tokluk sinyallerini tanımalarını ve bu sinyallere göre yemelerini öğretir. Aynı zamanda duygusal açlığı fark etmeyi ve bu durumu yönetmeyi de içerir.

Bu yaklaşım, yemek yerken ortaya çıkan açlık, doyma ve tatmin hislerini tanıma becerisini geliştirmeye odaklanır. Ve bunu, on temel ilkeye dayalı bir yapı üzerinden yapar.

Sezgisel beslenme, bedenine ve içsel sinyallerine güvenmeyi yeniden öğrenmene yardımcı olur. Dıştan gelen diyet kuralları yerine, kendi bedeninin rehberliğine kulak vermeyi sağlar. 🧘‍♀️🥗

Sezgisel Beslenmenin 10 Temel İlkesi

Sezgisel beslenme, bedenine güvenmeyi ve yemekle barışmayı sağlayan güçlü bir rehber sunuyor. İşte bu yaklaşımın temel taşları:

  1. Diyet zihniyetini reddet: Diyet kültürünün baskıcı ve suçlayıcı kurallarına veda et. Sağlıklı olmak, sürekli kısıtlanmak anlamına gelmez.
  2. Açlığına saygı göster: Vücudun aç olduğunu hissettiğinde onu besle. Açlığı göz ardı etmek bedenine güvenini zayıflatır.
  3. Yemekle barış: Yasaklar kalktığında yiyeceklere karşı olan takıntılar da azalır. Sevdiğin yiyeceklerden keyif almayı öğren.
  4. Yiyecek polisini sorgula: Sana “Bu yemek yasak!” diyen iç sesi sustur. Yiyeceklerle ilgili katı kurallar zihinsel huzurunu bozar.
  5. Tatmin faktörünü keşfet: Gerçek tatmin duygusu, sadece doymaktan değil, aynı zamanda yediklerinden keyif almaktan gelir.
  6. Doyduğunu hisset: Vücudunun “Yeter” dediği anı fark et ve o noktada dur.
  7. Duygularınla nazikçe başa çık: Yemeği bir başa çıkma mekanizması olarak kullanmadan duygularını yönetmeyi öğren.
  8. Bedenine saygı duy: Her beden farklıdır. Kendine iyi davran ve bedeninin sınırlarını kabul et.
  9. Hareket et—farkı hisset: Egzersizi bir zorunluluk olarak değil, iyi hissettiren bir alışkanlık olarak gör.
  10. Sağlığına saygı duy—nazik beslen: Dengeli ve besleyici yiyecekler seç, ama mükemmel olma baskısını da bir kenara bırak.

Bu ilkeler, yemek ve bedenle olan ilişkimizi dönüştürmenin kapısını açıyor. Hedef, kurallarla dolu bir diyet değil, daha sağlıklı ve mutlu bir yaşam tarzı. 🍎✨

Bilim Ne Diyor?

Sezgisel beslenme, farkındalıklı beslenmeye göre biraz daha derinlere iniyor. Yani, sadece yemek yediğimizde anı yaşamak değil, geçmişteki zararlı inançlardan ya da o eski “mükemmel diyet” düşüncelerinden sıyrılmak da var işin içinde.

Kendine yemek izni vermek — “Aman Tanrım, bu yemek çok kalorili!” diye düşünmeden bir dilim pasta yemek mesela, işte bu sezgisel beslenmenin ilk adımlarından. Ayrıca, yiyecekleri “iyi” ya da “kötü” olarak etiketlememek, beslenme konusunda zihinsel yükleri hafifletiyor. Yediğin her şeyi bir etiketle yargılamak, bu yoldan çıkmana neden olabilir. Yiyeceklerin sadece birer “yemek” olduğunu kabul etmek, oldukça rahatlatıcı.

Zorlayıcı duygularla başa çıkarken kendine şefkat göstermek ise başka bir altın kural. Yani, duygusal açlıkla savaşmak yerine ona “Merhaba, seni anlıyorum” demek gibi.

Bunların hepsi, zihnindeki yemekle ilgili eski kalıpları temizlemene yardımcı oluyor. Aslında, sezgisel beslenme biraz da zihinsel temizlik gibi. Ayrıca fiziksel aktiviteyi de sevdiğin bir şey olarak yapmaya davet ediyor. Spor salonuna gitmek yerine, belki dans ederek eğlenebilirsin!

Ve işin güzel tarafı? Sezgisel beslenme, özsaygını artırırken, yeme bozukluklarını ve beden imajı kaygılarını azaltabiliyor. “Ama ya kilo verirsem?” diye düşünme, çünkü sezgisel beslenme kilo kaybını hedeflemez. Ama, evet, bir sürü araştırma bu yöntemi benimseyenlerin daha düşük vücut kitle indeksine (BMI) sahip olduklarını gösteriyor.

Sonuç olarak, sezgisel beslenme yalnızca fiziksel sağlığını değil, zihinsel ve duygusal sağlığını da iyileştiriyor. Hem de çok daha huzurlu bir şekilde. 🌱💖

Vücut Kitle İndeksi (BMİ), vücut kompozisyonu, etnisite, ırk, cinsiyet ve yaş gibi birçok unsuru hesaba katmayan, eski ve yanlı bir ölçüttür.

Eksikliklerine rağmen, VKİ günümüzde tıbbi alanda hâlâ yaygın bir şekilde kullanılıyor çünkü sağlığı değerlendirmek için ucuz ve hızlı bir yöntem sunuyor. 🩺📊

Ancak, Sezgisel Yeme’nin kurucuları bile bu programın kilo vermek amacıyla tasarlandığı fikrine karşı çıkıyor. Asıl hedef, yiyeceklerle ilişkinizi yeniden şekillendirip daha fazla özgürlük ve daha az suçluluk hissetmenizi sağlamak.

Farkındalıklı ve Sezgisel Beslenme Birlikte Nasıl Çalışabilir?

Farkındalıklı beslenme ve sezgisel beslenme birbiriyle çelişen yöntemler değil, aslında birbirini tamamlayabilirler. 😊

Sezgisel beslenmenin bazı prensipleri, farkındalıklı beslenmenin özelliklerini içeriyor. Yani, farkındalıklı beslenme pratiği yapmak, otomatik olarak sezgisel beslenmeye geçiş yapmanızı sağlamaz. Ancak, her iki yaklaşım da zihinsel halimizin yemek tercihlerimizi nasıl etkileyebileceğine dikkat çeker ve yemeğin tadını çıkarırken ya da doyma sinyallerini dinlerken benzer davranışları teşvik eder. 🍽️✨

İkisi de yemeği daha az stresli bir hale getirmeye yardımcı olabilir, ancak farklı yollarla. Farkındalıklı beslenme, yemek sırasında dikkat dağıtıcı şeyleri en aza indirerek bu stresi azaltırken, sezgisel beslenme hem farkındalığı içerir hem de bedenle yeniden bağlantı kurmaya, vücudun ve yemeğin hakkında derinlemesine olumsuz inançları temizlemeye çalışır.

Hangisinin senin için daha uygun olduğuna karar vermek, kişisel sağlığınla ilgili hedeflerine bağlı. Eğer amacın beslenmene odaklanmaksa, farkındalıklı beslenme sana yardımcı olabilir çünkü bedenini nasıl beslediğini fark etmene yardımcı olur. Ama eğer amacın yemekle olan ilişkinle barışmaksa, sezgisel beslenme daha iyi bir seçenek olabilir.

Sonuç olarak, belki de her ikisini bir arada kullanmak, ikisinin de en iyi yönlerinden faydalanmanı sağlar. 😊🍎


Farkındalıklı ve sezgisel beslenme arasında seçim yaparken hangi yoldan gideceğini düşünüyorsan, belki de her ikisinden de faydalanabileceğini keşfetmek harika bir fikir olabilir. 💡

Peki, sen bu konuda ne düşünüyorsun? Hangi yaklaşımı daha çok benimsiyorsun, ya da bu yazı seni yeni bir beslenme yolculuğuna çıkaracak mı? Yorumlarda düşüncelerini paylaşmayı unutma, hep birlikte bu yolculukta birbirimize ilham olalım! 🥰👇

Daha Fazla Göster

benCahil

Çok araştırıyordum, çok soru sordular. Bende yazmaya karar verdim. Biri kız biri oğlan 2 çocuk babası mutlu bir adam. Mottomuz: Merak Et, Keşfet, Sorgula ve Bilgiyi Paylaş! Bildiğim Tek Şey Hiç Bir Şey Bilemediğimdir. Yazdığım hiç bir yazıyı gece rüyamda görmedim, vahiy inmedi, ben keşfetmedim, internet çöplüğünde birden fazla kaynağı derleyip yayınladım sadece.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlginizi Çekebilir

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi devre dışı bırakarak bizi desteklemeyi düşünün!